Kitobni o'qish: «BAHÇIVAN KÖSTEBEK VE GERÇEK ARKADAS»
Bahçıvan Köstebek için o sıkıcı, kasvetli ve karanlık günlerden biriydi. Kahvaltısını yaptıktan sonra evindeki tek küçük pencereden dışarı baktı. Hava iyice kararmış ve yağmur yağmaya başlamıştı.
Ama ne yağmur! Evi korunaklı ve sağlam olmasına rağmen toprak duvardan içeriye su sızıyordu. Kendi kendine, “Bu yağmur böyle yağmaya devam ederse evimin duvarları çökebilir.” diye söylendi. Ardından yağmur suyunun damladığı yere bir kova koydu.
Biraz canı sıkıldı. Sonra resim yaparak sakinleşeceğini düşündü. Resim malzemelerini hazırladı; resim sehpası, resim kâğıdı, paleti, fırçası, boyaları… Başladı resim yapmaya.
Resim yapmayı her zaman çok sevmişti.
Resim yapmaya öyle dalmıştı ki! Birden bir gürültü duydu. Elini kulağına doğru götürdü ve gürültünün geldiği yeri anlamaya çalıştı. Ardından bir gürültü daha… Sanki birisi toprağı kazıyordu. Sonra, “İMDAT!.. İMDAT!..” diye seslenen ince zayıf bir ses duydu.
Hemen kazmasını aldı ve hiç tereddüt etmeden sesin geldiği yöne doğru kazmaya başladı.
Ses ve gürültü kesilmişti fakat devam etti kazmaya…
Bahçıvan Köstebek toprakta büyük bir delik açmıştı. Karşısında gördüğü manzara korkunçtu.
Bir köstebek toprak ve molozların altında kalmış inliyordu. Hemen köstebeği yıkıntının altından çıkardı kucakladı ve kendi evindeki yatağına yatırdı. Köstebek hafif hafif inliyordu.
Akşam olmak üzereydi. Pencereden pırıl pırıl bir gökyüzü görünüyordu. Şiddetli yağmur dinmiş yıldızlar çıkmıştı. Köstebek yavaşça gözlerini açtı. “Ben neredeyim.” dedi.
“Güvendesin.” diye karşılık verdi Bahçıvan Köstebek. “Şimdi gözlerini kapa ve sabaha kadar dinlen.”
Bepul matn qismi tugad.