Faqat Litresda o'qing

Kitobni fayl sifatida yuklab bo'lmaydi, lekin bizning ilovamizda yoki veb-saytda onlayn o'qilishi mumkin.

Kitobni o'qish: «Cennet Bedava Cehennem Parayla»

Shrift:

ÖZ GEÇMİŞİM

1928 de Çankırı Şabanözü kazasının Karakoçaş köyünde doğdum. İlkokulu kendi köyümde okudum. Köyün ilk öğrencisi bizleriz. Hafızlığımı Orta kazasının Hüyük köyünde Ali ARSLAN hocamın kendi evinde tamamladım.

18 yaşımda köyüme imam tuttular. Kendi köyümde sekiz sene, Kalecik kazası Alibey köyünde bir sene, Eldivan kazası Hisarcıkkayı köyünde üç sene, Çankırı ili Tüney köyünde de üç sene fahri imamlık yaptım. Yirmi altı sene de Kuran Kursu öğreticiliği yaptım. Bunun on senesi Atkaracalar kazasında on altı senesi de Çankırı Merkez Kuran Kursunda geçti. Toplam kırk bir sene. Altmış üç yaşımda emekli oldum.

İnşallallah Rabbimin ve Rasülünün yanında zayi olmaz.

Hafız Mahmut HALİLOĞLU

TAKDİM

Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim Sübhanerabbiyelaliyyilalelvehhab

Elhamdüllilahi rabbilalemin vessalatü vesselamü ala rasülina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.

Üstün ve kâmil insanları sakın ün, zengin ikbal sahibi insanlarla karıştırmayın. Büyük kâmil ve üstün insanlar din ve mükevvenat âleminin erleridir. Ötekilerin büyükleri zahiri ve bazı zaman yalan söyleyebilirler. İnsanlık âlemi Hakkı ve kâmil büyükleri örnek edinir, onları reis kabul eder ve yollarından giderse kurtulabilir. Ne mutlu Allah’ın ve Peygamberinin gösterdiği aydınlık yoldan yürüyenlere!

Allah’a hamd-ü sena, Rasülüne selam bütün Ehl-i İslam’a hayırlı dualar ederek sözlerime son veririm.

ÖNSÖZ

TEVFİK VE HİDAYET ALLAH’TANDIR
BAŞLADIĞIM TARİH: 28.09.2012 CUMA

Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirahim

Rabbi yessir: Yarabbi müyesser kıl,

Velatüassir: Yarabbi zorlaştırma,

Rabbi temim: Yarabbi temam et,

Bilkayri: Yarabbi hayır ile.

Rabbimiz, kâinata bir hidayet güneşi olarak gönderdiği Efendimiz Hazretleri Muhammet Aleyhisselam’ın izini takip etmeyi faydalandırmayı bize nasip buyursun.

Yüce Mevlamız Kuran’ı Kerim’inde: “Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz olurdu”. “Allah’ın fazlından isteyin”. “Bana dua edeniz ki kabul edeyim” buyuruyor.

Hadis-i kudside de: “Bana dua etmeyene gazap ederim” “Kulum bana dua edince onunla beraber olurum”, buyurmuşlardır.

Dua eden insan bilmelidir ki, dualara cevap veren bir kadiri Hâkim vardı. Onun duasına göre derman yetiştirir.

Rasül-ü Ekrem(s.a.v.) Efendimiz buyuruyor: “Acele etmediğiniz takdirde duanız kabul olunur.”

“Dua ettim fakat kabul edilmedi” şeklindeki sözler duanın kabul olmasına manidir.

Hafız Mahmut HALİLOĞLU

İBADET-HUZUR

İbadetten huzur olmazsa bir insan perişandır. Tükenmez ızdıraptadır, zira geçen her anı hicrandır. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimize başkasının hurma ağacını taşlayan bir çocuğu getirdiler. O şefkatli sözüyle: “çocuğum bu zatın hurma ağaçlarını niçin taşladın?” diye sordu. Rafi çekingen bir şekilde: “Aç idim ya Rasüllah, karnımı doyurmak için taşladım.” Dedi.

Çocuğu okşadı. “Altına düşenleri al, ye. Allah seni doyurur,” buyurdular.

Öğrencinin Hocasından İlim Öğrenme Adabı:

1. Yanına gittiğinde hocaya selam verip ayakta beklemek,

2. Hocasının izniyle oturmak,

3. Namaz kılıyormuş gibi saygılı bir şekilde oturmak,

4. Hocanın huzurunda az konuşmak,

5. Hocası sormadıkça bir şey söylememek,

6. İzin istemeden soru sormamak,

7. Falan senin söylediğinin aksini söylemiştir deyince hocaya karşı gelmemek.

8. Meselenin doğrusunu hocasından daha iyi bildiğini söylememek.

9. Hocanın huzurunda iken arkadaşının kulağına bir şey fısıldamamak.

10. Başını önüne eğmek etrafına bakmamak.

11. Hoca usanıp sıkılınca, susup konuşmamak.

12. Hoca gidip geldikçe ayağa kalkmak.

13. Hocanın çocuklarına ve yakınlarına saygı göstermek.

MALIN NEREDE?

Efendimiz Aleyhisselam;

“Ben ölümden korkuyorum ve onu sevmiyorum” diyen birine şu cevabı vermiştir:

–“Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete gönderseydin peşinden gitmek isteyeceksin.”

Şair doğruluğu ne kadar güzel dile getirmiş

“İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah, doğruların yardımcısıdır Hz. Allah.” (Ziya Paşa)

DOSTLUK HAKKINDA HADİSİ ŞERİF (Buhari)

Allah bir kulu severse Cebrail’e: “Ben onu sevdim, sen de onu sev” diye seslenir. Gök halkına seslenerek (Allah’ın buyruğunu) duyurur. Sonra dünya halkının gönüllerine onun sevgisini indirir. İşte Yüce Allah’ın (inanıp yararlı işler yapanlar için Rahman bir saygı yaratacaktır.) sözünün anlamı budur.

 
Hak işleri hayr eyler,
Zannetme ki gayr eyler,
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.
 
(İbrahim Hakkı Hazretleri)
GÜZEL AHLAKLI OLMAK

Kötü ahlaklı kimseden zarardan başka bir şey beklenemez. Çünkü Peygamber (s.a.v)” iyi ahlaklı kimselerin yanına varmak güzel kokular satan bir kimsenin yanına varmak gibidir. Ya koku alırsın yahut o sana koku sürer veya güzel kokulardan gönlün ruhun açılır. Ferahlık duyarsın. Kötü kimselerin yanına varmak körük çeken kimsenin yanına varmak gibidir ki; ya kıvılcım sıçrar üstünü yakar veya oranın isi pası seni rahatsız eder” buyurmuşlardır.

DUANIN ÖNEMİ

Müminlerin Allah’a (c.c.) dua etmelerini emreden bizzat Rabbimizdir. Rabbimiz dedi ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim. (karşılığını vereyim). Doğrusu bana ibadet etmekten büyüklenenler (müstekbirler) boyun bükmüş olarak cehenneme gideceklerdi.” (Mümin Sûresi/160)

Fâtiha Sûresi

1. Bismillahirrahmanirrahim

(Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla)

2. Hamd o âlemlerin Rabbi.

3. O Rahman, Rahim,

4. O din gününün maliki,

5. Sade sana ederiz kulluğu. İbadeti; Senden dileriz yardımı, inayeti Yarabbi

6. Hidayet eyle bizi doğru yolu!

7. O kendilerine nimet verdiğin mesutların yoluna, ne gazap ne de sapkınların.


(1) kıraat imamlarından İbn Kesir, Hamza, Kisai ve Halef ile bizim Hafs rivayeti ile kıratını okuduğumuz Asımın, Fatiha’nın başındaki besmeleyi Fatiha’nın ayetleri arasında saymaları göz önünde bulundurularak Besmele müstakil ayet olarak verilmiştir.

Bakara Sûresi

1. Elif, Lam, Mim.

2. İşte o kitap bunda şüphe yok: korunacak için hidayetin ta kendisi.

3. Onlar ki, gayba iman edip namazı dürüst kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler.

4. Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden evvel indirilene. Ahirete kesin inancı da bunlar edinirler.

5. Bunlar işte Rablerinden bir hidayet üzerindedirler ve işte bunlar murada eren kurtulmuşlardır.

10. Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah hastalıklarını artırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara pek acı bir azap vardır.

15. Asıl Allah onlarla olay ediyor ve taşkınları içinde bacaklarken kendilerini sürükleyip götürüyor. 16. İşte bunlar öyle kimselerdir ki hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır da ticaretlerinde kar edememişlerdir.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol, başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol, cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol, şiddet ve asabiyette ölü gibi ol, tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. (Mevlana)

İlmi öğrenmeden evvel önce edebi öğren. (İmamı Malik)

Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. (Mevlana)

İlim dağıtmakla çoğalır, mal ise dağıtmakla noksanlaşır. İlim hükmeden, mal ise kendisine hükmedilendir. (Hz. Ali)

Dert, insanı yokluğu götüren rahvan attır. (Mevlana)

Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır. (Mevlana)

BAKARA SÛRESİ…

17- Bunların durumu bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumuna benzer. Ateş çevresindekileri aydınlatınca Allah, nurlarını gideriverip kendilerini karanlıklar içinde bırakır. Artık bunlar görmezler.

20- Şimşek neredeyse gözlerini kapatıverecek; önlerini aydınlatınca ışığında yürüyorlar, karanlıklar üzerlerine çökünce de dikilip kalıyorlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini alıverirdi. Allah her şeye gücü yetendir.

25- İman edip iyi ameller işleyenleri müjdele! Kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler var.

Onlara herhangi bir rızık yedirince onlar her defasında: Bu bizim önceden yediğimiz şeydir, diyecekler; oysa ona benzer olarak sunulacaklar.

Kendileri için orada tertemiz zevceler de var. Orada ebedi kalacaklar.

30- Düşün ki Rabbin meleklere: Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim dediği vakit, biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın? Dediler.

35- Ve dedik ki: Ey Âdem sen ve eşin cennete yerleşin, ikinizde orada dileğiniz yerde bol bol yiyin, ancak şu ağaca yaklaşmayın ki haddini aşan zalimlerden olmayasınız.

36- Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı.

İkisini de bulundukları o bolluk içindeki yerden çıkardı. Biz de: haydi kiminiz kiminize düşman olarak ve yerde bir zamana kadar kalıp nasibinizi alacaksınız. Dedik.

37- Bu orada Âdem Rabbinden bir takım kelimeler belleyip ona yalvardı. O da tevbesini kabul buyurup ona yine baktı. Gerçekten tevbeyi çok kabul eden ve çok merhamet eden ancak O’dur.

38- Dedik ki: hepiniz oradan inin! Sonra benden size ne zaman bir yol gösterici gelir de kim o yol göstericinin izinde giderse, onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardı.

39- Küfre sapanlar ve ayetlerimize yalan diyenler ise, işte bunlar ateşin arkadaşlarıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır. 54- Ve bir vakit kavmine dedi ki: Ey kavmim cidden siz o buzağıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Gelin Yaratanımıza dönün. Böyle yapmanız Yaratanınız yanında sizin için hayırlıdır. Böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten o tevbeleri kabul eder, devamlı merhamet edendi.

55- Ve bir vakit: Ey Musa, biz Allah’ı açıkça görmedikçe, senin sözüne kesinlikle inanmayacağız. Dediniz. Bunun üzerine sizi o yıldırım yakalayıverdi; Siz de bakakalmıştınız. 56- Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzden sonra yine dirilttik. 57- Ve üstünüze o bulutu gölgelik yaptık ve size verdiğimiz güzel rızıklardan yiyin diye üzerinize hem kudret helvası, hem de bıldırcın indirdik.

Bize zulmetmediler, belki kendilerine ediyorlardı. Akıllılar ölümle sona eren her nimeti, nimet olarak hesaba katmazlar. Ömür ne kadar uzun olursa olsun, ölüm yüz gösterince ne faydası olur? Nimetin değeri sonsuz olmasında ve yok olmak tehlikesinden uzak bulunmasındandır. (Molla Cami)

Yapmak isteğimi sakalımın bir teli bile bilseydi, sakalımın o telini hemen koparır ve yakardım. (Fatih Sultan Mehmet)

Hayatta her şey Allah’ın taksimi iledir. Allah; kimini zengin, kimini yoksul, kimini sağlam, kimini sakat, kimini âlim ve kimini cahil kılmıştır. Kendinden düşük kimseleri gördüğün vakit, böbürlenip onları hakir görme. (İmamı Gazali)

Sana kötülük yapanları Allah’a havale et, kötülüklerinden O’na sığın. Eğer intikamla uğraşırsan daha büyük zararlarla karşılaşırsın ve ömrünü boş yere harcamış olursun. Seninle uğraşanlara ben iyi bir adamım lakin siz kıymetimi bilmiyorsunuz deme ve böyle düşünme. (İmamı Gazali)

EDEP HAKKINDA

Eğer şeytanın başını ezmek istersen, gözünü aç ve gör ki: Şeytanın katili edepdir. İman nedir, diye akıldan sordum. Akıl kalbimin kulağına eğilerek, iman edeptir. Dedi. Lokman Hekim’e, edebi kimden öğrendin? diye sorarlar. Edepsizlerden öğrendim. Onlarda gördüğüm bütün kötülükleri terk ettim, böylece bu edebi elde ettim. Der.

KİMLERE SELAM VERİLMEZ
 
Kur’an okuyana,
Namaz kılana,
Ezan okuyana,
Ezan dinleyenlere,
Hutbe okuyana,
Abdest alanlara,
Yemek yiyene,
Dini inkâr edenlere,
Açıktan günah işleyenlere,
Kumar oynayanlara,
Çıplak oturup gezenlere,
Abdest bozanlara,
Şarkı, türkü söyleyenlere
Yalan söyleyenlere,
Müslümana eziyet edenlere,
Alay edenlere.
 

Ahlakın en mükemmeli, edebin en mükemmeli, edebin en üstünü, dinde edeptir. Bir müslüman için gaye olan mertebeye ulaşmak, ancak bütün evreni yaratanın emirlerine uymak ve onun son peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v) edeplerine uymakla mümkündür. (İmam-ı Gazali)

BAKARA SÛRESİ…

58- Ve bir vakit: Şu şehre girin de nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve secde ederek kapıdan girin ve günahlarımızı bağışla deyin ki, günahlarınızı mağfiret ediverelim, iyilik edenlere ise (nimetlerimizi) daha artıracağız dedik.

59- Derken o zalimler sözü değiştirdiler, kendilerine söylediğinden başka bir şekle koydular. Biz de o zalimlere kötülük yaptıkları için gökten bir azap indirdik.

61- Ve bir vakti: Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, artık bizim için Rabbine dua et, bize yetiştirdiği şeylerden, sebzesinden, mercimeğinden, soğanından çıkarsın. Dediniz. (o da): o üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya inin, o vakit size istediğiniz olacaktır. Dedi. Üzerinize de zillet ve meskenet damgası basıldı ve sonunda Allah’tan bir gazaba uğradılar. Evet, öyle oldu, çünkü Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve haksız olarak peygamberleri öldürüyorlardı.

62- Şüphe yok ki iman, edenler Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiiler, bunlardan her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve iyi bir amel işler ise, elbette bunların Rableri yanında mükâfatları vardır. Bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır.

65- İçinizden cumartesi istirahat günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. Biz onlara: sefil maymunlar olun: dedik.

78- Bunların bir de okuyup yazma bilmeyen kısmı vardır ki kitabı, kitabeti bilmezler, ancak bir takım kuruntu yığını hayaller kurar ve sadece zan ardında dolaşırlar.

79- Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: Bu Allah tarafındandır. Derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara.

86- Bunlar, ahireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yardım da yapılmaz.

88- Bizim kalplerimiz kılıflıdır dediler. Öyle değil! Allah onları küfürleri sebebiyle lanetledi, onun için çok az imana geldiler.

89- Yanlarında kini (Tevrat’ı) tasdik etmek üzere onlara Allah tarafından bir kitap (Kur’an) gelince, önceden inkâr edenlere karşı yardım isteyip durularken o tanıdıkları kendilerine gelince tuttular onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın laneti kâfirlerin üzerine olsun!

91- onlara Allah ne indirdiyse iman edin! Denildiği zaman biz kendimize indirilene iman ederiz derler de ötekini inkâr ederler.

Oysa yanlarında kini (Tevrat’ı) doğrulayacak gerçek O’dur. De ki: madem inanmıyordunuz ne diye Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?

92- And olsun ki, Musa size apaçık delillerle gelmişti de arkasından tuttunuz danaya taptınız. Siz işte o zalimlersiniz.

94- Deki: Allah yanında ahiret evi (cennet) başkalarının değil de sadece sizin ise, eğer bu davanızda da doğru iseniz haydi ölümü canınıza minnet edin!

95- Fakat ellerinden çıkan işleri yüzünden onu hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, o zalimleri bilir.

103- Evet! İman edip de (büyü gibi günahlardan) sakınmış olsalardı, elbette Allah tarafından verilecek bir mükâfat çok hayırlı olacaktı bunu bir bilselerdi! Ne kitap ehlinden, ne de müşriklerden olan kâfirler size Rabbinizden bir hayır indirilmesini ister. Allah ise rahmetini dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir.

110- Namazı doğru kılın, zekâtı verin, kendini için her ne hayır yapıp gönderirseniz, Allah yanında onu bulursunuz. Her zaman Allah bütün yaptıklarınızı görüyor!

111- Bir de Yahudiler veya Hıristiyanlar asla cennete giremeyecek dediler. Bu anların kuruntularıdır. De ki eğer doğru iseniz, haydi kesin delilinizi getirin!

112- Hayır! Kim samimi olarak yüzünü Allah’a tertemiz teslim ederse, işte onun Rabbi katında mükâfatı vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

113- Yahudiler: Hristiyanların dayadığı bir şey yoktur. Derken Hristiyanlar da Yahudilerin dayandığı bir şey yoktur dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Bilmeyenler de tıpkı onlarına dedikleri gibi diyorlar. Bu yüzden Allah ihtilaf ettikleri bu hususta kıyamet günü aralında hükmünü verecektir.

115- Bununla beraber doğu da Allah’ın batı da! Nereye yönelseniz, orada Allah’a durulacak yön vardır. Şüphe yok ki Allahın rahmeti geniştir.

118- İlmi olmayanlar da: Ne olur Allah bizimle konuşsa yahut bize bir mucize gelse dediler. Bunlardan öncekiler de tıpkı bunların dedikleri gibi dediler. Kalpleri birbirine benzedi. Cidden gerçekleri bilmek isteyen bir ümmet için biz mucizeleri açık bir şekilde gösterdik.

120- Sen onların milletlerine tabi olmadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden hoşnut olmazlar. De ki: Doğru yol ancak Allah yoludur. Şanım hakkı için sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, faraza onların arzularına uyacak olursan. Allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı bulunur.

128- Ey Rabbimiz bizi yalnız senin için boyun eğen Müslümanlardan kıl! Soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen Müslümanlar “Bir Müslüman bir ümmet” vücuda getir. Bizlere yapacağımız ibadetleri göster ve tövbe ettikçe üzerimize rahmetinle bak! Tövbeleri çok kabul eden, çok merhamet eden Sensin ancak Sen!

132- Bu dini İbrahim kendi oğullarına vasiyet ettiği gibi Yakup ta vasiyet etti ve: Oğullarım, Allah sizin için o dini seçti, başka dinlerden sakının yalnız Müslüman olarak can verin! Dedi.

133- Yoksa ölüm Yakub’a geldiği vakit siz onunla mıydınız, oğullarına: Benden sonra neye ibadet edeceksiniz? Dediği vakit onlar: Senin Allah’ına atalarım İbrahim, İsmail, İshak’ın Allah’ına, tek olan ilaha ibadet ederiz, biz ancak O’na boyun eğen Müslümanlarız. Dediler.

140- Yoksa siz İbrahim de İsmail de ishak da Yakup da torunları da Yahudi veya Hıristiyan idiler mi diyorsunuz? De ki sizler mi daha iyi bileceksiniz, yoksa Allah mı? Allah’ın şahitlik ettiğini bilerek gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.

ÖZLÜ SÖZLER

Üç zümreye üç şey çirkin düşer. Padişahlara sertlik, âlimlere mal sevdası, zenginlere cimrilik. (Molla Cami)

Bir kimse bütün ilimleri kendinde toplasa Allah Teâlâ’nın rızasına uygun hareket etmedikçe kurtulamaz. (Molla Cami)

Cehaletle gaflet her fenalığın başıdır. (İmamı Gazali)

En zor savaş, geçici ve boş arzularla savaştır. Benliğini bu arzulardan kurtaran, dünyaya ait tüm musibetlerden, bütün sıkıntılardan kurtulur. (İbrahim Ethem)

Allah’ı tanıyan kişi insanlardan özür diler. Özür dileyenin özrünü kabul eyle. Sana eziyet edeni affedip tatlı ve yumuşak söyle. (Erzurumlu İbrahim Hakkı)

Elinden geldiği kadar kusurları affet, ayıpları görmezden gel. Affedenler insanların en güzelidir. (Erzurumlu İbrahim Hakkı)

Kötü kimse, başkalarının ayıplarını saymak isterken, kendini dile getirir. (Molla Cami)

Akıl dışında olan şeyler, keşif ve müşahedeyle kalp gözüyle anlaşılır. Akıl bunları anlayamaz. Nitekim his uzuvları da aklın anladığı şeyleri anlayamaz. (Molla Cami)

İyilik yapanla kötülük yapanı bir tutma, iyilik edeni dua da unutma. İyiliği unutup kusuru saklayan dost değil düşmandır. (Erzurumlu İbrahim Hakkı)

NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR VE NAMAZDAN 10 HASLET VARDIR
 
Yüzü güzelleştirir,
Kalbi nurlandırır,
Kabirde arkadaşlık eder,
Rahmet inmesine sebep olur,
Göklerin anahtarıdır,
Mizanı ağırlaştırır(sevabı ağır gelir)
Allah’ı razı eder,
Cennetin ücretidir,
Ateşe karşı engeldir,
Namaz kılan kişi, dini ayakta tutmuştur.
Kılmayan ise yıkmıştır.
 

Ey biçare adam! Namaz, kılıp da terk etmenin cezası bu ise, namazı hiç kılmayanın cezası ne olacak? (Hafız Mahmut Haliloğlu)

Boş zaman yoktur, boşa geçen zaman vardır. (Atasözü)

 
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi
Kafeste kuş uçmuş gibi,
İşte bu söze hak tanıktır.
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Bu dünyada bir nesneyim
Yanar içim göynür gözüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise
Bir yudum su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi. (Yunus Emre)
 
BAKARA SÛRESİ…

141- Onlar bir ümmetti gelip geçtiler. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız var. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

144- Gerçekten yüzünün gökyüzünde atanıp durduğunu görüyoruz. Artık gönlünü ferah tut, seni hoşnut olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir! Siz de ey insanlar, nerede bulunursanız, yüzünüzü o yana doğru çeviriniz. Kendilerine kitap verilmiş olanlarda şüphesiz onun, Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu kesinlikle bilirler. Allah onların yaptıklarından ve yapacaklarından habersiz değildir.

147- O gerçek Rabbindendir. Artık şüphe edenlerden olma!

153- Ey iman edenler, sabır ve namazla yardım isteyin! Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

161- Ancak ayetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüş olanlar işte, Allah’ın laneti, insanların laneti, meleklerin laneti hep onların üstüne olsun.

167- Kötülere uyanlar da şöyle demektedir. Ah bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da onların bizden kaçtıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! İşte böyle Allah, onlara bütün yaptıklarını üzerelerine çökmüş, pişmanlıklar halinde gösterecektir. Onlar ateşten çıkacak değillerdir.

168- Ey insanlar, bütün yeryüzündeki nimetlerimden helal ve temiz olmak şartıyla yiyin, fakat şeytanın adımlarına uymayın! Çünkü o sizin açık düşmanınızdır.

175- İşte onlar doğru yol yerine sapıklığı bağışlamaya bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar ateşe ne kadar da dayanıklı şeylerdir.

180- Birinize ölüm geldiği vakit, bir mal bırakacaksa, annesi ve yakın akrabası için meşru bir biçimde vasiyette bulunması, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak yazıldı.

188- Onlar sana hilalleri soruyorlar. De ki: onlar, insanlar için ve hac için vakit ölçüleridir. Erginlik, evlere arkalarından gelmenizle değildir, gerçek eren korunanlardır. Evlere kapılarından gelin ve Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.

196- Haccı ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer kısıtlanırsanız o vakit kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç, sadaka veya kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Kısıtlılıktan kurtulduğunuzda her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da kurbanın kolay geleni gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün oruç tutmak gerekir. Bu hüküm Mescid-i Haram’da ikamet etmeyenler içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah’ın cezası gerçekten çok çetindir.

198- Hac mevsiminde Rabbinizden rızık isteyerek ticaret yapmanız size günah değildir. Arafat’tan sel gibi taşarak döndüğünde Meş’aril –Haram yanında, Allah’ı zikredin. O’nu size doğrusunu öğrettiği gibi zikredin doğrusu siz, bundan önce gerçekten yolunu şaşırmışlardan idiniz.

208- Ey iman edenler, topluca barışa girin ve şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır.

209- Sizlere bunca çok deliller geldikten sonra yine kayarsanız iyi biliniz ki, Allah çok onurlu bir hikmet sahibidir.

211- İsrail oğullarına, onlara ne kadar açık mucize verdiğimizi sor! Fakat her kim, Allah’ın nimetini kendisine geldikten sonra değiştirirse şüphesiz Allah’ın cezası pek çetindir.

212- İnkârcılara dünya hayatı bezendi de iman edenlerle eğleniyorlar. Oysa korunan o müminler kıyamet günü onların üstündedirler. Allah, dilediğine hesapsız nimetler verir.

216- Savaş hoşunuza gitmese de üzerinize yazıldı. Gerçi o size hoş gelmez, fakat olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki siz bir şeyi seversiniz, ama o sizin hakkında bir fenalıktır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

218- Şüphesiz inananlar ve Allah yolunda hicret edip savaşanlar, kesinlikle bunlar, Allah’ın rahmetini umarlar. Allah gerçekten bağışlayıcı ve merhamet sahibidir.

220- O ayetler, dünya ve ahiret hakkındadır. Bir de sana öksüzlerden soruyorlar. De ki onların işlerini düzene koymak, karışmamaktan daha hayırlıdır. Kendilerine karışırsanız kardeşinizdirler. Allah, yararlı iş yapanı bozguncudan ayırır. Eğer Allah dileseydi sizi kesinkes sarpa sardırırdı. Şüphesiz ki, Allah çok güçlü ve hikmet sahibidir.

222- Sana kadınların aybaşı adetlerinden soruyorlar de ki o bir eziyettir. Onun için adet günlerinde kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah’ın emrettiği yerden, “o emrettiği yerden onlara varın”, Allah çok tövbe edenleri de sever çok temizlenenleri de sever.

223- Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Allah’tan korkun ve her halde onun huzuruna varacaksınız! Bilin! Sen müminleri müjdele!

234- İçinizden ölüp de geride kadın bırakanların eşleri, dört ay on gün beklemelidir. Bu süreyi bitirdikten sonra artık kendi haklarında meşru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

238- Namazlara, özellikle orta namaza devam edin ve kalkın Allah için divan durun!

247- Peygamberleri onlar: İşte Allah size hükümdar olabilir ki? Hâlbuki biz hükümdarlığa ondan daha layığız. O malca da bolluk verilmiş biri değil dediler. Peygamber: Onu, Allah size hükümdar seçmiş, bilgi ve fizikçe artırmıştır, hem Allah, hükümdarlığı dilediğine verir. Allah geniş mülk sahibi, her şeyi bilendir. Dedi.

252- İşte bunlar Allah’ın ayetleridir. Onları, sana dosdoğru anlatıyoruz. Şüphesiz ki sen gönderilen Peygamberdensin.

İSLAM’DA AİLENİN ÖNEMİ

Muhterem okuyucularım!

Toplumun en küçük birimi ailedir. Toplumun esasını teşkil eden aile ne kadar sağlam temeller üzerine kurulursa o kadar güçlü olur. Sağlam aile fertlerinden meydana gelen milletler de o derece kuvvetli olur. Toplum ve milletin huzuru “evlilik bağı” ile kurulan anne, baba ve çocuk ölçüsünden oluşan ailenin huzurlu olmasına bağlıdır. İki yabancı olan erkek ve kadını nikâh bağı ile birbirine bağlayan aile; fertlerin, toplumların milletlerin ahlakını, karakterlerini tayin eden ilk buluşma yeri ve terbiye ocağıdır. İnsanlık mektebinin ilk şubesidir.

Aile aynı zamanda insanı yücelten, geliştiren, babadan oğla, dedene toruna kültür akımının yapıldığı bir kurumdur. Anne ve baba evde konuşurken onları dinleyen çocuklar, milli kahramanları, insanı değerleri, dini inançları, haram, helal, günah ve sevap gibi kavramları ilk olarak bu kurumda öğrenirler. Bu yönüyle aile bir okul görevini de icra eder.

Muhterem okuyucularım!

Aile ocağının devamlılığı aileyi meydana getiren fertlerin karşılıklı sevgi, saygı ve fedakârlıklarına bağlıdır. Yüce Rabbimiz Kuran’ı Kerim’de “içinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve şefkat var etmesi de O’nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bundan iyi düşünen milletler için ibretler vardır, diye buyurmaktadır.

Aile yuvasının devamı için, aileyi oluşturan fertlere bir takım görevler verilmiştir. Ailede erkek, aile şerefini, ailenin maddi ve manevi sorumluluğunu üslenirken: evin hanımı da, israftan uzak, çocuklarının ilk terbiyecisi olma yükümlülüğü içinde olmalıdır. Nitekim bir terbiye uzmanı şöyle demektedir. “iyi bir anne yüz öğretmene bedeldir.”

Aile ocağının en güzel meyvesi, millet olarak geleceğimizin teminatı olan, maddi ve manevi varlığımızı emanet edeceğimiz yavrularımızdır. Onları her türlü kötülüklerden korumak anne ve babanın başta gelen görevleridir. Cenab-ı Hak Kuran’ı Kerim’de “ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”

Aziz okuyucularım!

Millet olarak geleceğimize ümitle bakabilmek, sağlıklı ve bilgili nesiller yetiştirmek için aile kurumuna son derece öncem vermek ve korumak mecburiyetinde olduğumuzu unutmamalıyız. Sözlerimize Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifi ile son verelim. “Çocuklarınıza karşı güzel muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin” (Seçme Hadisler S.182)

 
İlim meclisinde aradım kıldım talep,
İlim geride kaldı, illa edep illa edep. (Ziya Paşa)
 
EMANET HAKKINDA

Hz. Muhammet (s.a.v.) emanete hıyanet etmeyi münafıklık saymış: (Emanet kalmadığı zaman kıyameti gözleyin) (1) Hz. Peygamber buyuruyor sizin en hayırlınız benim kuşağımdır. Sonra onların ardından gelenlerdir. Daha sonra da öyle bir toplum gelir ki, tanık olurlar ama tanıklıkları istenmez. (çünkü doğru söylemezler). Hıyanet edenler, kendilerine bir şey emanet edilemez. Söz verirler yerine getirmezler, aralarında şişmanlık zuhur eder. Sadece karınlarını tıka basa doyurmayı düşünürler, bu yüzden vücutları şişer. (2) Hz. Peygamber (s.a.v.) irşad edici öğretilerini şöyle sunmuştur. O bir emanettir. O kıyamet gününde ah, sebep olacak bir pişmanlıktır. Sadece onun hakkını verenler ve üstüne düşeni yapanlar pişman olmazlar. (3) Rasülallah (s.a.v.) buyurur ki nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, komşusu zulmünden ve eziyetinden emin olmayan hiç kimse cennete giremez.


İMAM-I GAZALİ (r.a) der ki:

Bütün insanların hikâyesi ağaçlara, otlara benzer. Bazı ağaç ve otlar var ki meyvesi yoktur ama gölgesinden yararlanılır. Kimi insanlar da bunlara benzer ki onların yalnız dünyalıklarından yararlanılır. Kimi ağaçlar ve otlar vardır ki, gölgesi yoktur ama meyvesi vardır. Bunun gibi kimi insanın dünyasından yaranılmayıp ahirete yönelik olarak onlardan yararlanılır. Kimi ağaç ve otlar vardır ki, hem de gölgesi hem de meyvesi vardır, yararlanılır. Bunun gibi kimi insanların hem dünyasından ve hem de ahirete ait işlerinden yararlanılır. Kimi ağaç ve otlar vardır ki, ne gölgesi ne de meyvesi vardır. Hiçbir yararı olmağı gibi zararları da görülür. Buna benzer kimi insanlarında ne dünyasından ve ne de ahretinden yararlanılmadığı gibi zararlarından başka bir şey görülmez.

• Nesai

• Buhari

• Buhari veslim

DUANIN KABUL OLMASI İÇİN EVLİYAULLAHTAN İBRAHİM BİN ETHEM HAZRETLERİNE:

“Bize ne oldu ki, dua ediyoruz da, kabul eseri görmüyoruz” diye sorduklarında İbrahim bin Ethem (Hz.)

Dualarınızın kabül edilmemesi kalplerinizin şu an sebebi ile ölü olduğu içindir buyurmuştur.

Hak Teâlâ’ya irfanınız olduğu halde, emrini ifa etmemeniz.

Rasülü Ekrem (s.a.v.) peygamberimizi severiz iddiasında bulunduğunuz halde sünneti seniyelerini terk etmeniz.

Kuran’ı Kerim’i kıraat ettiğiniz halde akamı ile amel etmemeniz.

İlahi nimetleri idrak ettiğiniz halde şükrünü eda etmemeniz.

Şeytan düşmanımızdır dediğiniz halde ona uymaktan kaçınmamanız.

Cennet haktır ve vardır dediğiniz halde, oraya girmeye sebep olan amellerde bulunmamanız.

Cehennem vardır dediğiniz halde, ondan yani günahlardan kaçınmamanız.

Ölüm hak ve apaçık bir hakikat iken, takva sahibi olmamanız

İnsanların ayıpları ile uğraşıp kendi ayıplarınızı terk etmemeniz.

Ölülerinizi defin ettikten sonra onların hallerinden ibret almamanızdır. (İbrahim bin Ethem Hz.)

Bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer, sesi çoktur, içi boştur. (Mahmut Ustaoğlu)

BAKARA SÛRESİ…

253- Biz o işaret edilen peygamberlerden kiminden üstün kıldık, içlerinden kimi ile Allah konuştu, kimini de daha yüksek mertebelere çıkardı. Meryem oğlu İsa’ya da o açık delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini Cebrail ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o açık deliler geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, kimi inandı, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Ne var ki Allah, dilediğini yapar.

23 322,09 s`om

Janrlar va teglar

Yosh cheklamasi:
0+
Litresda chiqarilgan sana:
01 avgust 2023
Hajm:
1 Sahifa 2 illyustratsiayalar
ISBN:
978-625-6852-08-2
Matbaachilar:
Mualliflik huquqi egasi:
Elips Kitap
Matn
O'rtacha reyting 4,5, 2 ta baholash asosida
Matn
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida
Matn
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida
Matn PDF
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida
Matn PDF
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida
Matn
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida