Kitobni o'qish: «Türkmen Türkçesinde Kalıp Sözler»
ÖNSÖZ
İnsan, doğası gereği yalnız yaşamaktan ziyade toplu halde yaşamayı tercih etmiş bir varlıktır. Çünkü insanı diğer canlılardan ayıran bir özellik olan düşünme ve düşündüklerini söze dökme davranışıdır ve bu diğer canlılarda yoktur. Bu yüzden insan hissettiklerini paylaşabileceği birine gereksinim duymuş ve bu gereksinimler sonucunda topluluklar halinde yaşamaya başlamıştır. Topluluk halinde yaşama, toplumları ve nihayetinde medeniyetleri oluşturmuştur. Bütün bu süreci kapsayan ve tetikleyen en önemli etken de dildir. Dil, insanlık tarihi içinde iletişim kurmada en kolay ve en etkili yol olmuştur.
Kültürün en önemli ögesi olan dil; insanların kendini rahat bir şekilde ifade etmesine, diğer insanlarla iletişim kurmasına olanak sağlamıştır. Günlük hayat içinde ihtiyaçlardan doğan iletişim kurma şekillerine dil yön vermektedir. Bir milletin yaşam tarzı, hayata bakış açısı, gelenek ve görenekleri kültürünün bir parçasıdır. Aynı zamanda bir milletin dili kültürünün de bir göstergesidir. Kültürün dille olan ilişkisinin en yoğun olduğu kısım ise konuşma dilinde saklıdır. Söz varlığı içinde yer alan sözcükler, söz öbekleri ve cümleler ister olumlu ister olumsuz olsun gün içinde defalarca kullanılırlar. İşte bu noktada insanların iletişimi kolaylaştırmak adına oluşturduğu bazı kısa yollar vardır. Bunlar ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere hafızada saklanan ve nesilden nesile aktarılan bazı kalıplaşmış dil birimleridir. Atasözleri, deyimler, ikilemeler ve kalıp sözler bu kalıplaşmış dil birliklerinin içinde yer alırlar.
Kalıp sözler, bazı durumları anlatmak için hafızada hazır halde bulunan ve kullanılması gelenek haline gelmiş olan sözlerdir. Bu sözler, bir toplumun yaşama bakışını, değerlerini, inançlarını, dil özelliklerini, gelenek ve göreneklerini dolayısıyla da kültürünü yansıtmaktadır. Kalıplaşan bu sözler, tecrübeler arttıkça ve belli bir süreç sonucunda dile yerleşmiştir. Bu sebeple de her kültürün kendi dilinde yer alan kalıp sözleri vardır. Kalıp sözler, iletişimin başlaması, sağlıklı bir şekilde devam etmesi ve sonlandırılması noktasında gereklidir.
Bu eserde Türkmen Türkçesindeki kalıp sözler incelenmiştir. Kalıp sözler, bir toplumun yaşamına, gelenenek, görenek ve kültürüne ışık tutmaktadır. Bu sözler, günlük hayatta karşılaştığımız bir durumu ifade etmede hem anlaşılır olması hem de hızlı olması açısından iletişimi kolaylaştırır. Örneğin; birbiriyle karşılaşan iki insanın karşılıklı selamlaşması, hal hatır sorması, iletişimi bitirirken vedalaşması; bununla beraber hayatın bir parçası olan doğum, evlenme, ölüm, dini ve batıl inançlar gibi durumlar karşısında duygularını en öz ve en yoğun şekilde anlatabilmesi kalıp sözlerle mümkündür. Bunların yanı sıra insanlarla ilgili iyi dilekte ve kötü dilekte bulunma kalıp sözleri de mevcuttur.
Eserde bilgileri bir araya getirmek ve bir sonuca ulaşabilmek için çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır. Türkiye Türkçesinde atasözü, deyim, ikileme ve kalıp sözler üzerine yazılmış eser ve makalelerden; Türkmen Türkçesi üzerine yazılmış makale, kitap ve deyimler sözlüğünden kalıp sözlerle ilgili bilgiler toplanmış; son olarak da Türkmen Diliniŋ Düşündürişli Sözlügi esas alınarak farklı eserlerden ve mümkün olduğunca konuşma cümlelerinden kalıp sözler derlenmiştir.
Çalışmada mümkün olabildiği kadar çok kalıp söze ulaşılmaya çalışılmıştır. Yaptığımız derlemeler boyunca Türkmen Türkçesinin kalıp sözler konusunda zengin bir birikime sahip olduğu da görülmüştür. Buna rağmen ağızlardan derlemeler yapılamadığı için ulaşıp derlenemeyen birçok kalıp sözün varlığından bahsetmek de mümkün olabilir.
Eserin birinci bölümünde kalıp sözlerin kuramsal çerçevesi, başlıca kavramlar ve izlenecek yöntemler ele alınmıştır. Türkçenin genel olarak söz varlığını oluşturan diğer ögelere de değinilmiştir. Bunlar atasözleri, deyimler ve ikilemelerdir.
İkinci bölümde ise kalıp sözler kalıplaşma derecelerine göre değerlendirilmiştir. Kalıplaşmış dil birlikleri içindeki kalıp sözler nedir, nasıl tanımlanır, sorularına cevap aranarak Türkmen Türkçesindeki kalıp sözlerin tanımlanması konusu üzerinde durulmuştur. Bununla beraber ikinci bölümde kalıplaşmış dil birlikleri içerisinde kalıp sözlerin yapı, anlam, işlev özellikleri, kültürel yönü, Türkmen Türkçesi öğreniminde kalıp sözlerin yeri gibi konular incelenmiştir. Kalıp sözlerin anlam ve yapı bakımından sınıflandırılması yapılmıştır. Kalıp sözler anlamlarına göre değerlendirilmiş, kalıp sözler kullanıldıkları durumlar ve ele aldıkları konulara göre sınıflandırılmıştır. Burada toplumdaki kültüre dair oluşan kalıp sözler, iyi dilekler ve kötü dilekler ayrı ayrı ele alınmıştır.
Kalıp sözler, söz varlığının bir ögesidir. Lehçeler arası aktarmalarda çok fazla sıkıntı çekilen bu konuda bir şeyler yapabilmek görüşünden hareketle çalışmada, incelemeler yapmak yanında derlenen kalıp sözlerle bir sözlük de oluşturulmuştur.
Eser, başlangıçta bir tez çalışmasıydı. Ancak bu konuda sözlüğe ihtiyaç hissedildiğini ve çalışmayı bir kitap haline getirmemizin iyi olacağını söyleyen danışmanımın da destek ve yardımlarıyla bu eser ortaya çıktı. Akademik anlamda ilerlemenin; ilim ışığında bilgilerin paylaşımı ve çoğalmasıyla mümkün olduğunu söyleyen, duruşuyla kendime örnek alarak bu yola girdiğim, gerek tez hazırlama gerekse tezin kitaplaştırılması sürecinde tecrübesi ile bana yol gösterip, benden yardımlarını, desteğini ve sabrını esirgemeyen; tezimi titizlikle okuyup tavsiyelerde bulunan danışman hocam Prof. Dr. Nergis Biray’a ve yoğun çalışmaları arasında bizi kırmayıp eseri inceleyerek beni onurlandıran Doç. Dr. Berdi Sarıyev’e sonsuz teşekkürlerimi sunar; ayrıca bu süreçte benden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen ailem ve arkadaşlarıma da teşekkürü bir borç bilirim.
Süveyda ŞAHİNDenizli, 2021
KISALTMALAR
ADS. Gücükov, S., Alkışlar-Dilegler Sözlügi, Ilham, Aşgabat. 1997.
ÇTŞÖ. Gurbannepesov A.; Atabeyev A., Çağdaş Türkmen Şiirinden Örnekler, T.C. Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi, Ankara, 1995.
MD. Biray, H., Mahtum Kulu Divanı, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1992.
MEDS. Yılmaz, E. Mahtumkulu Eserlerinin Deyimler Sözlüğü, Gazi Kitabevi, Ankara. 2016.
NHF. Özkan, İ. Ependi Şorta Sözler, Yomaklar, Nasreddin Hoca Fıkraları, Tika Yayınları, Ankara, 1999.
TA. Doğan, L., Türkmen Atasözleri, Parafiks Yayınevi, İstanbul, 2014.
TDDS-I. Türkmen Dilinin Düşündirişli Sözlüğü-I
TDDS-II. Türkmen Dilinin Düşündirişli Sözlüğü-II
TDG. Söyegov M., Sarıhanov M. vd., Türkmen Dilinin Gramatikası (Morfologiya), Aşgabat, 1999.
TDİN. Gücükov, Sapar. Türkmen Dilinde İyi Niyetler
THM. Sakaoğlu, S.; Ergun, M., Türkmen Halk Masalları, Neyir Matbaası, Ankara, 1991.
THN. Çarıyev, M., Türkmen Halk Nakılları, Aşgabat, 2005.
TNAS. Geldiyev G., Altıyev A., Türkmen Nakılları ve Atalar Sözi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2002.
TSAS. Sarıyev, B., Türkmen Sözleyşinin Altın Sözlügi, Magarıf, Aşgabat, 1994.
TTKÜM. Sarıyev, B., “Türkmen Türkçesi ve Kültürü Üzerine Makaleler”, Akçağ Yayınları, Ankara, 2017.
TTS. Ölmez, M.; Tekin, T., Türkmence- Türkçe Sözlük, Simurg Yayınları, Ankara, 1995.
TTS 2. Çeneli, İ., Türkmen Türkçesi Sözlüğü, Dergi Park, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten Arşiv, Cilt 26, Sayı 1982-1983
YYS I. Annasedov S., vd., Yedigenim Yedi Yıldız, Aşgabat, 1989.
YYY II. Annasedov S., vd., Yedigenim Yedi Yıldız, Aşgabat, 1989.
GİRİŞ
Her toplumda bazı durumları ifade etmek için kullanılan kalıplaşmış sözler vardır. Bu sözler bir kişiyle karşılaşıldığında onu selamlarken, hal hatır sorarken, bir iyilik karşısında teşekkür etmek için, bir ricada bulunmak için vb. durumlarda kullanılır. Evlenen çiftleri, çocuk sahibi olanları, yeni bir işe girenleri ya da başarılı bir durumu tebrik etmek için; yemeğe başlarken ve yemekten sonra, hastalık, ölüm gibi durumlar karşısında teselli etmek için kullanılan iyi dilek sözleri olduğu gibi, bir kimse hakkında olumsuz düşünceleri beddua şeklinde dile getiren sözler de kalıplaşmış sözler içinde ele alınabilir. Bir dilin söz varlığında yer alan kalıp sözlerin günlük hayatı düzenleme, iletişimi kolaylaştırma ve sağlıklı bir iletişim kurma sonucu toplumda huzuru sağlaması nedeniyle bu sözler konuşma dilinin en zengin ögeleri içinde yer alırlar. Bu çalışmayı seçme nedenimiz ise Türkmen Türkçesindeki kalıp sözlerin oluşum, yapı, işlev ve anlam açısından Türkiye Türkçesindeki kalıp sözlerden de faydalanılarak incelenmesi gerektiğidir. Bugüne kadar aktarma metinlerde karşılıkları verilse bile her iki lehçede kalıp sözler üzerine neredeyse yok denecek kadar az çalışma vardır. Kalıp sözler bugüne kadar atasözleri ve deyimler ile benzerliği yüzünden aynı sınıflandırmalarda ele alınmıştır. Ancak kalıp sözler de tıpkı atasözü ve deyimler gibi bir toplumun kültürüne ışık tutmakta, var olduğu toplumun inançlarını, insan ilişkilerindeki ayrıntıları, gelenek ve görenekleri yansıtmaktadır.
Birinci Bölüm
KURAMSAL ÇERÇEVE VE YÖNTEM
1.1. Giriş
İlk halinden ulaşabildiği en olgun haline kadar insan hayatının vazgeçilmez bir iletişim aracı olan dil; araştırmacıların her zaman gizemli bulduğu ve her zaman onda yeni bir şey keşfettiği, hayranlık uyandıran canlı bir olgudur. İletişimin birçok farklı yöntemleri olsa da iletişimde dilin apayrı bir yeri vardır ve şüphesiz en hızlı iletişim yoludur. Dil, insanlar arası iletişimde farklı alanların da konusu olmuştur. Psikoloji, felsefe, sosyoloji, antropoloji, psiko-lenguistik, etno-lenguistik, pragma-lenguistik gibi alanlarda da iletişimde dilden bol bol faydalanılmıştır.
İnsanlar hangi dili konuşuyor olursa olsun iletişim sırasında kendi gelenek, görenek, örf ve adetlerinden harmanladığı ortak bir dili kullanır. Bunlar günlük hayatta tecrübeyle kazanılmış, kısa, öz ve hızlı iletişim sağlayan bazı kalıplaşmış ifadelerden oluşur. Bu durum günlük hayatın akışını hızlandıran az sözle çok şey ifade etmenin göstergesidir. Bu tarz ifadelerde kullanılan dil birimleri; bir dilde olan deyimler, atasözleri ve kalıp ifadelerden oluşur. Kalıp ifadelerin henüz üzerinde çok ayrıntılı tanımı yapılamamış olsa da kalıp ifadeler de başlı başına bir dil birimidir. Çünkü kalıp ifadeler bir olay, bir durum karşısında ilk anda akla gelen ve farklı duyguları ifade eden kısa ve öz sözlerdir. Bu sözler, söylendikleri anda bir durumu kesin ifadelerle anlatan, sözün uzun uzun söylenmesini gerektirmeyen, kültürel ve geleneksel yapıyı bünyesinde taşıyan, bir toplumun köken birliği olan diğer toplum veya kollarla ilişkisini gösteren ve toplumların ihtiyaçlarından doğan bir olgudur. Bunu her toplum kendine özgü şekilde yapar, belli durumlarda söylenen kalıplaşmış, klişe sözler vardır. Örneğin sabahları birbirimize “günaydın” demek gibi. Gün içinde bazı durumlar karşısında kullandığımız kalıp sözler vardır. Bu kalıp sözler; doğum, hastalık, ölüm, veda, selamlaşma, dini ve batıl inançlar gibi olaylara karşı duyguları ifade etmenin en kısa yoludur. Herkesin günlük hayatta sıkça kullandığı ve iletişimde önemi büyük olan bu kalıp sözler; toplum fertlerinin devam edegelen geleneksel aktarım sürecinde öğrenerek söylediği ve hafızada saklayarak yeri geldiğinde aktardığı sözlerdir. Bugün, Türkiye Türkçesinde üzerinde yeni yeni çalışmalar yapılan, bu ifadeleri artık deyimlerden ve atasözlerinden ayırarak inceleyen çalışmalar yapılmaktadır. Türkmen Türkçesinde kullanılan kalıp sözler hakkında da hem dilbilgisi kitaplarında hem okuma kitaplarında ayrıca sözlüklerde, semantik ve morfolojik incelemeler vasıtasıyla kaleme alınan bilgiler yer almaktadır. Ancak kalıp sözlerle ilgili yeterince araştırma bulunmaması, bu yapıların tam olarak tespit edilmemiş olması, kalıp sözlerin çoğunlukla atasözleri, deyimler gibi yapılarla karıştırılması ya da aynı grupta değerlendirilmesi sebebiyle ve bu konuda Türkmen Türkçesiyle ilgili bir çalışma olmaması dolayısıyla konunun ele alınmasına ve incelenmesine karar verilmiştir. İletişimde kullanılan bu kalıp sözlerin o toplumun kültürünü, geleneklerini, yaşayışını, insanlar arasındaki davranış şeklini, farklı durumlarda söylenmesi gereken sözleri, bu sözlere karşı verilen tepki tarzını ve cevaplarını, hitabet şeklini ve davranışlarını anlamak, anlamlandırmak için kullanılan kalıp sözleri bilmek ve kullanım alanlarını bilerek sınıflandırmak konuya farklı bir yaklaşım getirecektir. Türkmen Türkçesi konuşma ve yazı dilindeki bu sözler dil iletişiminde ve davranışlarda Türkmen Türklerinin geleneksel, ulusal ve kültürel dokusunu da gösterir. Bu ulusal kalıplar onların dil ve kültürlerini yansıtması bakımından iletişimin önemli birer parçasıdır.
Çalışma Türkmen Türkçesindeki kalıp sözleri; yapısal, anlamsal ve bağlam açısından inceleyip anlam ve kullanım alanlarına göre sınıflandırma konusunda ilk çalışma olacaktır.
Çalışmanın asıl amacı, Türkmen Türkçesinin yazı ve konuşma dilindeki kalıp sözleri tespit etmek ve incelemektir.
Çalışmanın konusu, Türkmen Türkçesindeki kalıp sözlerin yeri, önemi, kullanım alanları ve görevidir. Eserde kalıp sözlerin teorik ve anlamsal olarak ele alınması onların sınıflandırılması açısından önem taşıyan bir husustur. Türkmen ulusunun geleneklerini, ulusal karakter yapısını ve gelenek içine yerleşmiş haliyle doğal özelliklerini yansıtan bu kalıp ifadelerin yapısı, kullanım alanlarındaki anlamı, söz varlığı içindeki yeri incelenip tanım ve tasnifi yapılmaya çalışılacaktır. Bu kalıp sözleri işlevlerine göre sınıflandırmak ve anlam bakımından gruplara ayırmak da çalışmanın planları içindedir.
1.2. Kuramsal Çerçeve
Kalıp sözler üzerine yapılmak istenen bir çalışma öncelikle bunun nasıl yapılacağı konusunda sınırlarını çizmelidir. Bu araştırma belli ölçütler üzerinde yürütülmelidir. Böylelikle konudan ne kadar malzeme çıkacağını tespit etmek mümkün olacaktır. Özellikle günlük konuşma dilinde fazla yer alan bu kalıpların varlığını ve tasnifinin elde edilecek malzemeyle doğrudan bağlantılı olacağı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Bu dil birlikleri, temel dil unsurları olarak kendi toplumlarının kültürüne ışık tutarlar. Kalıp ifadeler bir anlam dairesi içinde yani bir metin içinde kullanılmadıkça bazen neyi kastettikleri anlaşılamayabilir; bir anlamları yoktur, bir kalıplaşmaya girerek o toplumun bütün bireyleri tarafından aynı şekilde kullanılması onun kalıplaşmaya girdiğinin bir göstergesidir. Ancak bunları atasözleri ve deyimler sınıfına sokamadığımız da bir gerçektir.
Çünkü her ne kadar kalıp sözler deyim ve atasözleriyle birlikte ele alınsalar da aslında aralarında farklılıklar vardır. Atasözlerinin birçoğu tam kalıplaşmaya girip kendi anlamlarını tamamen yitirirler. Örneğin; “Güneş balçıkla sıvanmaz” atasözünde sözcüklerin kendi anlamları tamamen kaybolmuş ve değerli olan bir şeyin kötülemekle asla değerini kaybetmeyeceği anlatılmaya çalışılmıştır. Deyimlerde de aynı şekilde tam kalıplaşmaların yanı sıra bazılarında kelimenin biri anlamını korurken bir diğeri anlamını yitirir. Örneğin; “Gözden düşmek” deyiminde göz anlamını korurken düşmek anlamını yitirmiş ve deyimin anlamı bir kimsenin gözündeki değerinin azalması olarak yeni bir anlam kazanmıştır. Kalıp sözlerde ise kelimeler anlamını kaybetmezler, kendi anlamında kullanılmaya devam ederler.
O halde bütün bu sebepler bile onun kalıplaşmış dil birimleri olarak ayrı bir sınıfta incelenmesi için yeterli olacaktır. Bütün bunlardan hareketle Türkmen Türkçesinde bir hayli kullanılmış olan kalıp sözleri tespit edip analiz etmek ve sınıflandırmak, çalışmanın asıl inceleme alanını oluşturacaktır. Bu amaca ulaşmak için aşağıdaki adımları izlemeliyiz:
1. Dildeki kalıp sözleri toplamak.
2. Kalıp sözlerin oluşumunu incelemek.
3. İletişimdeki kalıp sözlere ahlaki açıdan yaklaşmak.
4. Kalıp sözleri gramer açısından incelemek.
5. Kalıp sözlere üslup açısından yaklaşmak ve özelliklerini tespit etmek.
Bu bakış açısından yola çıkarak Türkmen Türkçesindeki sözlüklerden, yazma eserlerden, dergi ve gazetelerden, günlük konuşma dilinden, Türkmen deyimler sözlüğünden, halk ve aşık edebiyatının yanı sıra Türkiye Türkçesinde çalışılmış kalıp sözler üzerine yapılan çalışmalardan da örnekler toplanıldı. Benzerlikler kullanım yeri açısından karşılaştırılarak bu benzerlikler kalıp sözlere anlam vermede kullanıldı. Toplanan bu örnekler insanlar arasındaki iletişimin dildeki yerini ve önemini gösteren ve konuşmacının anlatmak istediğini yani düşünce ve duygularını kolaylıkla anlatmasını, kendini ifade etmesini sağlayan, dilin vazgeçilmez parçacıklarıdır.
Türkmen Türkçesindeki kalıp sözleri dil bilim kuralları dahilinde ele almak yapılarını ve anlamlarını doğru değerlendirebilmek için Türkiye, Türkmenistan, Rusya ve Batıda yayınlanmış Türkmen Türkçesi ile ilgili eserlerden ve kalıp sözleri tespit etmek için yaptığımız taramalarımızda da Türkmen edebiyatında kaleme alınmış edebi eserlerden yararlandık. Çalışmanın teorisi ve çalışma yöntemlerini oluşturmak için Hürriyet Gökdayı, Doğan Aksan, Berdi Sarıyev, Hamza Zülfikar, Cafer Özdemir, Serdar Bulut, Berke Vardar, Hamiyet Bursalı, Fulya Topçuoğlu Ünal, Erdal Şahin, Kamile İmer, Ahmet Kocaman, A. Sumru Özsoy, Fevzi Karademir, Erol Barın, Doğan Kaya, Zeki Doğan Koreli, Çiğdem Erol, Aslıhan Turgut, Meylihan Arzu Öztürk, Atilla Dilekçi, Sema Aslan Demir gibi araştırmacıların konuyla ilgili yayınları da bizim için yol gösterici oldu.
İncelemede kalıp ifadelerin tespiti, tanımlanması, biçimsel ve yapısal incelemesi, karşılaştırmaların yapılması, anlam değerlendirmeleri gibi çalışmalar yapıldı. Daha çok Hürriyet Gökdayı’nın teorik düşüncelerini temel aldık.
1.3. Başlıca Kavramlar
Eserde kullanılan bazı kavramları açıklamak, bu kavramlardan hareketle kalıp sözlerin daha iyi anlaşılmasını ve aralarında ne gibi bir ilişkinin var olduğunu sağlaması bakımından gereklidir. Çünkü kullanılan her bir kavram kalıp sözlerle bağlantılıdır ve onun doğuş, gelişim, kalıplaşma süreci ve kullanıldığı toplumdaki işlevi açısından son derece önemli ve bağlantılıdır. İşte bu yüzden kalıp sözlerle yakından alakalı olan kavramlardan; söz varlığı, kalıp, yapı, anlam, işlev, bağlam ve kullanım sıklıkları gibi kavramlara değinilmelidir.
Kalıp sözler bir toplumun kültürünün göstergesi olarak söz varlığı içinde yer aldığı için öncelikle söz varlığından kısaca bahsetmek doğru olacaktır. “Söz varlığı (vocabulary/ lexion); dildeki sözlüksel birimler, yani sözcükler ve kalıplaşmış birimlerden oluşan bir bütündür (Gökdayı, 2015: 12). Dildeki bu söz varlığı sistemleşmiş yapılardan oluşmaktadır. Bunlar tek bir sözcükten oluşabilirken birden fazla sözcükle bir araya gelerek bir söz öbeği de oluşturabilirler. Dil, bu açıdan kusursuz bir yapıya sahiptir. Bir dili sadece sözcüklerle sınırlamak doğru değildir. Söz varlığının içinde terimler, deyimler ve atasözlerinin yanı sıra kalıp sözler de vardır. Bunlar bir bütün olarak ele alınmalı ve anlam bakımından sınıflandırılmalıdır. Bu açıdan yaklaştığımız zaman her bir birimin cümle içinde bir yapıya, işleve ve anlama sahip olduğunu görürüz. Gökdayı da birimlerin yani sözcüklerin bağımsız bir varlığa sahip olmalarının yanında, diğer sözcüklerle dizisel ve dizimsel ilişkiler kurduğunu söyler. Söz gelimi öbek veya cümle oluşturmak için sözcüklerin yan yana gelmesi, anlamsal ve biçimsel ilişkilerin varlığıyla söz konusu olabileceğini söyler (Gökdayı, 2015: 13). Kalıp birden fazla anlamda kullanılan bir sözcüktür. “Arapça kâlib/ kâleb kökünden gelmekte ve Türkiye Türkçesindeki anlamlarına bakıldığında genel olarak kalıp sözcüğünün biçimle, görünüşle, sınırları kesin çizgilerle belirli bir biçimle ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Kalıplaşan birimler de daha önceki biçimlerini terk edip yeni bir biçime girmekte ve girdikleri biçimde öylece kalmaktadırlar. Bu birimleri nitelemek için de kalıplaşmış sıfatlar kullanılmaktadır (Gökdayı, 2015: 13, 14). Gökdayı’nın ifadelerine göre kalıp söz, belli bir forma sahiptir. Bu dil birlikleri kullanıldığı toplumun söz varlığında değişmez birer görev üstlenerek vermek istedikleri mesajın herkes tarafından anlaşılmasını sağlaması açısından da önem taşırlar. Bu kalıplar iletişimde bir toplumun can alıcı noktası olarak kabul edilirler. Çünkü iletişimin kolaylaşmasını sağlaması ve tek bir cümleyle derin mesajlar vermesi açısından da son derece önemli birer dil birliğidirler.
Çalışmanın konusu Türkmen Türkçesinde kalıp sözler olduğundan özellikle kalıp sözlerin tanımı yapılacak ve sınırları çizilmeye çalışılacaktır. Kalıp sözler, üzerine bugüne kadar fazla çalışma yapılmamış, genellikle atasözü ve deyimlerle birlikte değerlendirilmiş ve onlarla beraber ele alınarak incelenmiştir. Ancak günümüzdeki çalışma ve değerlendirmelerle birlikte, yapılarındaki farklılıklardan da yola çıkılarak bu dil birliklerinin deyim ve atasözlerinden ayrı ele alınmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir.
Kalıp sözler ile ilgili araştırmalar ilk olarak batıda başlamıştır. Bahsettiğimiz terimi ilk defa “konuşma etikleri” terimiyle 1964 yılında F. Pappo kullanmıştır. Türkiye Türkçesinde ise Hürriyet Gökdayı bunun karşılığı olarak “kalıp sözler” ifadesini kullanır (2015: 2).
Son yıllarda bu kalıp sözleri farklı bir sınıflandırma içerisine alan bazı araştırmacılar vardır. Sözünü ettiğimiz konuda Doğan Aksan’ın (1997: 7) “bir dilin söz varlığından yalnızca o dilin sözcüklerinin değil, deyimlerin, kalıp sözlerin, kalıplaşmış sözlerin, atasözlerinin, terimlerin ve çeşitli anlatım kalıplarının oluşturduğu bütünün anlaşıldığını söyle”diğini belirten Gökdayı, söz varlığında çeşitli anlatım kalıplarının varlığından bahsedildiğinden, ancak bunların açıklanmadığından da bahseder (2015: 12).
Kalıp sözler Türkiye Türkçesinde de ele alınarak konuya farklı yaklaşımlar getirilmiştir. Kalıp Sözler ve Türkçedeki Örnekleri adlı yazıda kalıp sözler için “her toplumda belli durumlarda söylenmesi gelenek olmuş sözler, duyguları açığa vuran kalıplar, çeşitli klişeler vardır” şeklinde bahsedilir. Örneğin bir kimseyle karşılaşıldığında, onu selamlarken, bir kimseden yardım ya da iyilik görüldüğünde, bir şey rica edildiğinde, hasta olduğunu öğrendiğimiz bir kimseye söylenen sözler gibi. Hitap biçimleri ve hitap davranışlarıyla iç içe olan bu konu toplumsal dilbiliminin ilgi çekici sorunlarından biri olup son zamanlarda yabancı dil öğrenimi/öğretimi alanıyla da ilgisi dolayısıyla daha çok önem kazanmıştır. Bir yabancı dil öğrenilirken yalnızca onun dilbilgisi ve okuma kitapları ile sözlüklerinde geçen kullanım biçimlerini öğrenmek yetmemekte, o dili konuşan toplumun kültürünü, insanlar arasındaki davranış biçimini, değişik durumlarda söylenmesi gereken sözleri, tepki tarzlarını, hitap yollarını ve davranışlarını da bilmek ve öğrenmek gerekmektedir (Aksan, 2017: 163). “Bir topluluk içinde yemeğe başlanırken, yemekten kalkılırken, yol sorulurken, doğum, ölüm, evlenme gibi olaylar karşısında söylenmesi gerekli olan ve gelenekselleşen sözler bir yabancı için gerçekten zor ve ancak o toplumda bir süre yaşamakla ya da o toplumun yazılı ürünlerinden gereğince yararlanmakla elde edilebilecek bir birikim olduğu için son yıllarda yabancı dil öğretimi sırasında bu birikimin edinilmesini sağlayacak yolda planlamalara gidilmektedir”(Aksan, 2017: 164).
Gerek bu gibi sözler, gerekse hitap biçimleri değişik kültürler arasındaki farklılıkları gün ışığına çıkarmakta, bir yabancı dil öğrenirken beliren bir tür kültür çatışmasının nedeni olmaktadır. El öpenlerin çok olsun, Allah acısını unutturmasın, ağzından yel alsın, gözünü seveyim, öp babanın elini gibi… (Aksan, 2017: 164).
Bu araştırmaya göre her dilde görülen kalıp sözler genel olarak içerik bakımından birbirine yakındır. Kalıp sözlerde dinsel inanışlardan ve görgü kurallarından kaynaklanan çeşitli etkenlere dayanan bir benzerlik olduğu gözlemlenmiştir. “Bir işin istenen biçimde sonuçlanması üzerine ‘Tanrı’ya şükür’, ‘Allah’a şükür’ sözleri ile İngilizcedeki ‘thank God’ benzerliği gibi (Aksan, 2017: 164).
Hamza Zülfikar’ın İlk Anda Akla Gelen Hazır Söz Kalıpları çalışmasında kalıp sözler için yaptığı tanım şöyledir: “Kalıp sözler, yargı bildiren, bir olay, bir durum karşısında ilk anda akla gelen ve ‘şaşkınlık, hayret, güvensizlik, umursamazlık, yanlışlık, usulsüzlük, uyarma, dikkat çekme, karşılama, ağırlama, uğurlama, emin olma veya emin olmama, hatır sorma, kuşku, keyfîlik, nefret, kin’ gibi çeşitli duyguları, söze dönüştüren kısa anlatımlardır. “Hayırdır. Amma yaptın. Bana ne. Dur bakalım. Güle güle (gidin). Hoş geldiniz. Bırak şu gevezeliği. Canın sağ olsun. Allah kahretsin” yapı olarak kalıplaşmış sözlerdir. Bunlar yaşanan bir olay veya durum karşısında ilk akla gelen cümlelerdir” (Zülfikar, 2015: 231).
Fevzi Karademir’e göre ise; “halk bilmecelerinin üretilmesinde ve varlığını sürdürmesinde kalıp kullanımların önemli rolü vardır. Bilmecelerin en temel yapısal değerleri olan bu kalıplar, giriş kalıpları, bitiş kalıpları, bilmeceyi içine alan kalıplar olmak üzere üçe ayrılır”(Karademir, 2007: 103).
Karademir, halk bilmecelerinde de karşılaştığımız kalıplaşmadan bahsederken “Atasözleri, deyimler, dualar, beddualar, maniler gibi sözlü gelenek içinde hayat bulan halk bilmecelerinin büyük çoğunluğu da söz konusu kalıplarda üretilmiş ve varlığını sürdüre gelmiştir.” diyerek bunlardaki kalıplaşma olgusunu ortaya koymaya çalışmıştır ( Karademir, 2007: 103).
Cafer Özdemir ise kalıp sözlere Âşık edebiyatı unsuru olarak yaklaşmıştır. Onun tanımı şöyledir: “Kalıp sözler bir dilin en dikkat çekici yönlerinden biridir. Toplumsal hayata ait unsurlar içermesi, dini inançları yansıtması, söyleyen kişinin iç dünyasına özgü ipuçları vermesi, bünyesinde kültürel değerleri barındırması kalıp sözlerin dil açısından önemini ortaya koymaktadır. Zengin bir içeriğe sahip olması, konuşma dilinde sık sık kullanılmasını sağlar. Bu yüzden kalıp sözler doğru, etkili ve güzel konuşan kişilerin öncelikli olarak bilmesi/kullanması gereken dil unsurlarıdır” (Özdemir, 2015: 286).
Gökdayı, kalıp sözleri “bir toplumun bireyleri arasında belirli iletişim durumlarında geleneksel olarak kullanılan, duyguları, düşünceleri ve dilekleri açığa vuran en az iki sözcükten oluşan, tek bir kavramı mecazsız olarak karşılayan, zaman ve kişiyi gösteren ekler dışında biçim olarak hep aynı kalan, kullanım yerleri sınırlı kalıplaşmış sözcük dizileri” şeklinde tanımlamaktadır (Gökdayı, 2015: 69).
Kalıp sözleri “ilişki sözleri” kavramıyla karşılayan Aksan, bu sözlerin; bir toplumda değişik durumlarda kullanılması adet haline gelmiş sözler olduğunu ve o toplumun kültürünün ayrılmaz bir parçası olma özelliği gösterdiğini belirtir. Kalıp sözlerin insan ilişkilerini düzenlemek gibi çok önemli bir görevi olduğunu ve bu yönüyle de Türk kültürünün birçok yönüne ışık tuttuğunu söylemektedir (Aksan, 2015: 42).
Cafer Özdemir, Serdar Bulut’un “Kalıp sözler de tıpkı deyimler ve atasözleri gibi, toplumun kültürünü, inançlarını, insan ilişkilerindeki ayrıntıları, gelenek ve görenekleri yansıtan sözlerdir. Aynı dili konuşan bir toplumun kültürüne ışık tuttuğu, onun inançlarını insan ilişkilerindeki ayrıntıları, gelenek ve görenekleri yansıttığı görülmektedir (Bulut, 2012: 1121) tanımından yola çıkarak “içerdiği zengin bilgiler dolayısıyla kalıp sözleri diğer kalıplaşmış sözlerle birlikte ele almak gerekir” demiştir (Özdemir, 2015: 287).
Özdemir, kalıp sözlerle o toplum kültürünün sıkı bir ilişkisi olduğunu söyler. Çünkü belli görevleri olan bu sözler, kültürel yaşamın bir parçası olarak kullanılmıştır. Köklü bir sözlü kültüre sahip olan Türklerde kalıp sözlere de çokça rastlanıldığını ifade eder. Aşıkların şiirlerinde de kalıp sözlerin oldukça zengin olduğunu açıklar. Örneğin âşıklar kararlılık ve azim göstergesi için “ahdım var” sözünü kullanmıştır (2015: 287).
Serdar Bulut, Anadolu ağızlarında farklı bir zenginliği ortaya koyan kalıp sözleri araştırma konusu yapmıştır. Ona göre kalıp sözlerin belli durumlarda söylenmesi gelenek haline gelmiştir. Bunlar sayesinde toplumun kültürü, inançları, yaşayış ve gelenekleri hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. “Çünkü bu sözler toplumun hafızasında duran ve konuşmalarda anlatımı kolaylaştırmaya yarayan renkli söyleyiş özellikleridir. Toplumdan topluma hem söyleyiş hem de kullanış olarak farklılıklar göstermektedir” (2012: 1117).
Gül, Dede Korkut Hikayeleri’nde manzum ve mensur halde klişeleşmiş kalıp sözlerin varlığından bahseder. Hikayelerde yoğun olarak bulunan bu sözlerin Dede Korkut’tan önce de sözlü kültürde var olduğunu ve anlatıcı ozanların bu geleneği devam ettirdiğini belirtir (2008: 105).
Bulut, Anadolu ağızlarında kalıp sözlerin varlığından ve kullanımında artış olduğundan söz eder, kalıp sözlerin tanım ve sınıflandırılmasında karışıklıklar olduğundan bahseder. Belirgin ölçütlerde tanımlanır ve sınırlandırılırsa, dilbiliminde biçim ve anlam bakımından daha sağlıklı çalışmalar yapılabileceğini söyler. Bulut da farklı duygu ve düşünceleri açığa vuran bu kalıp sözlerin, bir kimseyle karşılaşıldığında, selamlaşma sırasında, bir kimseden yardım ya da iyilik görüldüğünde, bir ricada bulunmada, hastalık durumunda hastaya ziyaret esnasında vb. durumlarda söylendiğini belirtir (2012: 1119).
Bir çocuğun doğumu üzerine ailesine “analı babalı büyüsün”, “ömürlü, hayırlı olsun”, “güle güle büyütün” gibi sözler söyleriz. Bulut’a göre bu sözler bir gereksinimden doğar ve bu bizlere geleneklerin dayatmasıdır. Ona göre atasözleri ve deyimleri bazı durumlarda söyleme zorunluluğumuz yokken bu kalıp ifadeleri söyleme zorunluluğumuz vardır (2012:1119).
Barın, yabancılara Türkçe öğretiminde temel söz varlığının öneminden bahseder ve öğrenecek kişinin ne kadar işine yarayacağının önemine vurgu yapar. Konuşma ve yazı dilinin farklı olduğunu, iletişim kurmada sıkça başvurulan kalıp sözlere (günaydın, iyi günler, Allah’a ısmarladık, güle güle, hayırlı işler vb.) yazılı metinlerdeki sıklık taramalarında ilk sıralarda rastlanmayabileceğini tespit ettiğini ifade eder. Ona göre iletişim kendisi dil kaynaklıdır ve söz varlığında doğal, konuşma dili esas alınmalıdır. Çünkü yabancılara Türkçe öğretiminde dil ve Türk kültürünü anlatmak esastır. Zira dil öğrenmek aynı zamanda yaşantıların kazandırılmasıdır. Burada kelimelerin sıklığı ve kelimelere yüklenen anlam zenginliği önemlidir (2003: 312-313).
Gökdayı’ya göre yapı, dille ilgili araştırmalarda üzerinde en çok durulan kavramdır. Ona göre bir dil birimi betimlenmek isteniyorsa ilk olarak o birimin yapısı araştırılmalıdır. Zira yapı (structure), bir bütünün ve onun parçalarının birbirleriyle arasında kurulan ilişkilerdir. Bunun sonucunda bir düzen ve sistem ortaya çıkar. Bu bütünden bir biçim (form) ortaya çıkar. Bunlar çeşitli dizimsel ilişkiler ve anlamsal bağlarla bir araya gelerek bütün halinde bir biçime girerler (2015: 14). Bununla aynı zamanda dış görünüş kastedilir. Bu dil birimleri aynı zamanda bir anlam (meaning, signification) bildirir (Gökdayı, 2015: 15). Bu bakımından düşünüldüğünde kalıp sözlerin belirlenmesinde ve sınıflandırılmasında anlam büyük bir öneme sahip olacaktır. Çünkü anlam, kalıp sözlerde verilmek istenen mesajın odak noktasıdır. Ortak dilde değişmeyen bir yere sahiptir ve söylendiği zaman kişiden kişiye değişmez. Bu bakımdan kalıp sözlerin konusunu oluştururlar da diyebiliriz. “Anlam genellikle sözcük düzeyinde ele alınan bir olgu olmasına rağmen cümlede kullanımından sonra tek başınaykenki anlamıyla aynı olmayabilir. Örneğin; Odun kırarken baltayı taşa vurdum cümlesinde ‘baltayı taşa vurmak’ gerçek anlam iken arkadaşımla konuşurken baltayı taşa vurdum cümlesinde gerçek anlamından tamamen uzaklaşmıştır. Burada değişmece anlam ve bağlam gibi başka unsurların da ele alınması gerekir. Dolayısıyla, anlam üzerinde durulurken hem yapı hem de işlev göz önünde bulundurulmalıdır (Gökdayı, 2015: 15)”. Bunlardan hareketle kalıp sözlerde de anlamın bu şekilde ele alınması doğru olacaktır.