Faqat Litresda o'qing

Kitobni fayl sifatida yuklab bo'lmaydi, lekin bizning ilovamizda yoki veb-saytda onlayn o'qilishi mumkin.

Kitobni o'qish: «Ahmet Baytursınulı»

Shrift:

TAKDİM

XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl başlarının, Merkezi Asya’da yaşayan Kazak Türklerinin bir aydınlanma çağı yaşadığı ve Çarlık Rusyasına karşı bağımsızlık mücadelesini yoğunlaştırdığı bir dönem olduğunu söylesek yanlış olmaz. Bu kadim Türk topraklarında Batı Avrupa eğitim sistemini benimseyen, derin düşünceli, ileri görüşlü genç aydınların yetiştiği görülür. Bu dönemde Kazak Türklerinin ortaya koyduğu mücadelede etkili olan isimlerden biri de Ahmet Baytursunulı olmuştur. Baytursunulı, tüm Türk ulusunda eğitimci, devlet adamı, gazeteci, folklorist, araştırmacı, müzisyen, tercüman kimliğiyle tanınmıştır. Özellikle o dönemde Kazak Türklerinin kullanmış olduğu Arap harfli alfabede yaptığı yenilikler ve eğitim kurumları için yazdığı ders kitapları ve eserleri eğitim alanında yankı bulmuştur. Dönemin en önemli dergilerinden biri olan Kazak Gazetesi’nde kaleme aldığı yazılar, Kazak ulusunun sosyal ve siyasi hayatında önemli gelişmelerin yaşanmasına zemin hazırlamıştır. Daha sonra Kazakların ilk milli siyasi partisi olan Alaş Orda’da önemli görevler üstlenerek milletine hizmet etmiştir.

Baytursunulı, halk üzerinde doğrudan tesirli olan ve reformların halka taşınmasında en büyük rolü oynayan genç aydınlarla öğretmenlerin örgütlenmesi için projeler hazırladı. Bunların gerçekleşmesi halinde, Kazak ve diğer Türk halklarının her türlü sosyal ve ekonomik durumlarını önemli ölçüde düzeltme imkânını bulabilecekti. Kazakların birliği ve kalkınması için mücadele eden Ahmet Baytursunulı, gerek basın-yayın yoluyla ve uyguladığı yeni eğitim metotlarıyla gerekse yazdığı eserlerle bu hedefine ulaşmak için büyük gayret göstermiştir.

Ahmet Baytursunulı, eğitim anlayışıyla Kazakların modernleşmesinde yeni bir kapı açmıştır. Kazak gençleri arasında okuma yazma öğretiminin hızlanması, yeni bir Batı tarzı modern kültürlü neslin yetişmesini sağlamıştır. Eğitimin yaygınlaşması, ilk okul kitaplarının hazırlanıp yayımlanması, yeni edebî türlerde eserler yazılması daha geniş bir ifade ile Kazakların yeni dünyaya ayak uydurmasında Baytursunulı, Kazak tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başarmıştı.

Ahmet Baytursunulı, fikir adamı, eğitimci, yazar ve yayıncıdır. Aynı zamanda, Rus İmparatorluğu’nda Türk ve İslam toplumlarının eğitim, kültür reformu ve modernleşmeye ihtiyacını ortaya koyan Kazak aydındır.

Merkezi Asya’da fikri manada Rönesans ve Reform benzeri bir hareket olarak ifade edilebilecek Ceditçilik Hareketi’nden bahsedildiğinde bu hareketin önde gelen isimlerinden biri de Baytursunulı olmuştur.

Ahmet Baytursunulı, Kazakistan topraklarının Bolşeviklerin kontrolüne geçmesi üzerine kendi idarelerinde söz sahibi olabilmek düşüncesiyle dönemin Komünist Partisi’ne katılmayı doğru bulmuştur. Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanı görevini üstlenmiştir. Ulus öğretmeni Ahmet Baytursunulı, şartların zorlaştığı uluslararası dengenin alt üst olduğu kriz dönemlerinde bile, bir Milliyetçi aydının, milleti için gerekli çalışmaları yapabileceğinin somut örneğini göstermiş bir siyaset adamıdır.

Sovyetler Kazakistan’da 1937-1940 yılları arasında Türkçü aydınların fikirlerini ortadan kaldırmak için Bolşevik usulü iftiraların yer aldığı tutanaklar düzenleyerek girişimde bulunmuşlardır. Dolaysıyla Baytursunulı’nın da fikirleri ve çalışmaları Bolşevikler tarafından zararlı görülerek yasaklanmıştır. Sovyet rejiminin baskılarına boyun eğmeyen bütün yazar ve aydınlar “kızıl katliam” olarak adlandırılan büyük soykırımın yani 1937-38 yıllarındaki katliamların kurbanları olmuşlardır.

Ahmet Baytursunulı atamız, Kazak milletin refahını isteyen gerçek Kazak vatansever fikir adamıdır. Kazak Cumhuriyeti’nin milli çıkarlarını, özellikle egemenliğini ve özyönetimini kazanmasını ve bunu sonsuza dek sürdürmeyi amaçlayan Kazak-Türk milliyetçisidir. Aynı zamanda ülkesinin refah seviyesinin yüksek olmasını isteyen ve ülküsüne ulaşmak için büyük mücadele veren bir dava adamıdır. Baytursunulı, koca bir milletin hocası, ulusun manevi lideridir.

Bu kitapta, XX. yüzyıl başlarındaki Kazak-Türk aydınlanma hareketinin liderlerinden biri olan Ahmet Baytursunulı’nı gelecek nesillere hem bilimsel hem de edebi usulle tanıtmayı başaran kıymetli Prof. Dr. Nergis Biray hocamıza şükranlarımı sunuyorum. Aynı zamanda kitabı yayın aşamasına getirip basımını üstlenen Avrasya Yazarlar Birliği’ne ve Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu’na teşekkür borçluyum.

Yerkebulan Sapiyev
Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi

SÖZ BAŞI

Türk dünyası için 20. yüzyıl, acılar, kıtlık, açlık, sürgün, savaş ve katliamlarla anılması yanında yıllarca devam eden ve özlenen bağımsızlık için ümitlerin tamamen yok olmadığı ve bu yolda büyük fedakarlıkların yapıldığı ve gayretlerin gösterildi bir yüzyıldır.

Çarlık Rusyasının baskıları altında inleyen Türkler, dönemin en çok ümit bağlanan hareketi olan Bolşevik devriminde vaat edilen “bütün insanlara eşitlik ve milletlere kendi geleceğini belirleme hakkı” verileceği sözlerine ümit bağlayarak kurtuluşu hayal ettikleri, gayret gösteren liderlerin arkasında hürriyet ve istiklal duygusunu ve rahatlığını ancak ve ancak iki üç yıl kadar yaşayabildikleri bir sürecin ardından daha da büyük acılara maruz kalmışlardır. Bütün bunlardan sonra Türkistan, 1917’deki Ekim Devrimi’nin ardından kurulan Sovyetler Birliği’nin yönetimi içerisinde yer almıştır. Birlik adı altında toplansalar da her Türk boyu, muhtar cumhuriyetler şeklinde bölünerek o güne kadar yazı dili olarak kullanılan “Doğu Türkçesi”nden uzaklaşmanın ve farklı yazı dilleri haline gelmenin ilk basamağı olan farklı alfabe uygulamalarıyla birbirlerinden koparılmıştır. Türk boylarının arasındaki dil birliğinin bozulmasıyla anlaşma zemini de ortadan kaldırılmıştır.

Bu yönetim döneminde yazılarıyla kendi insanlarına doğruları anlatmaya, yol göstermeye çalışan edipler, idarenin kısıtlamalarına maruz kalmışlar ve yönetime bağlı kurumlarca belirlenen konularda propaganda içerikli eserler vermek durumunda bırakılmışlardır. Baskılara boyun eğmeyen bütün yazar, gazeteci ve şairlerin sonu bugün “kızıl katliam” adıyla bildiğimiz büyük kırgının yani 1937-38 yıllarındaki katliamların kurbanları olmuşlardır.

Kazak bilim dünyasının, edebiyatının ve gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden ve Türk dünyasının fikir adamlarından Ahmet Baytursınulı da baskı politikalarına karşı çıkmış, rejimin istek ve dayatmalarını uygulamadan kendi milletini uyandırmak, birliği tekrar sağlayıp harekete geçirmek amacıyla millî, insani, ilmî konuları ele aldığı şiirleri yanında halkı uyandırmaya yönelik olarak yazdığı gazete yazılarıyla da tanınmıştır. O, vatan, millet, hürriyet, istiklal, insani değerler, insanların karşı koyamadığı zaaflar gibi konuları şiirlerinde akıcı bir üslupla işlerken toplumun yaşadığı sorunları bir taraftan da gazete ve dergilerde keskin ve yönetimi eleştirici bir dille kaleme almıştır. Onun, şiirlerinde sembolik bir dil kullanmasına rağmen makalelerinde ve gazete yazılarında açık ifadelerle sorunları dile getirdiği görülmektedir.

Bir aydınlanmacılık hareketi olan ceditçiliğin güçlü temsilcilerinden olan Baytursınulı, eserlerinde ele aldığı konular sebebiyle rejim ve halk düşmanı olarak suçlanmış, milliyetçi ve Türkçü olduğu gerekçesiyle kurşunlanarak öldürülmüştür.

Bağımsız ve hür bir Kazakistan hayaline inanan, bu yolda “Alaş Orda” hareketini başlatanlardan biri olarak geçici Kazak hükûmetini kuran aydınlanmacıların başında yer alan Baytursınulı, ne yazık ki bağımsızlık ve hürriyet sevincini ancak birkaç yıl yaşayabilmiş, sonraki süreçte rejim sert bir yumruk gibi onu ve onun gibi milletinin haklarını savunanları ezip geçmiştir.

Alaş hareketi içerisinde yer alan bu dönemin sanatkârları, milletin bütünlüğü ve birliğini kurma konusunda önemli bir rol oynamışlar, bu başlangıcın ardından gelişmeler sekteye uğrasa da sonrasında kendi ülkelerinin ve insanlarının bugünkü hür ve bağımsız yapısının temellerini atmışlar; ne yazık ki bu yolda hayatlarını kaybetmişlerdir.

Üniversite yıllarımızda Ceditçilik Hareketi anlatılırken adlarını duyduğumuz isimlerden biri olan Baytursınulı’nın şiirleri ile 1991 sonları, 1992 başlarında tanıştım. Hocam Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, o yıllarda bağımsızlıklarını kazanan Türk cumhuriyetlerinden biri olan Kazakistan’a gitmiş ve Baytursınulı’nın “Ak Jol” ve “Şığarmaları” adlı iki kitabını getirmiş, bana hediye etmişti. Sonraki yıllarda bu eserlerden alınan Baytursınulı’nın şiirleri üzerinde bir dil ve üslup çalışması (2011) yapmak kısmet oldu.

Şimdi de Ahmet Baytursınulı’nın gazetelerdeki yazılarından seçilmiş makalelerin Türkiye Türkçesine aktarılmasına ve dilbilimci, eğitimci, aktarmacı, gazeteci ve şairlik vasıflarını haiz yazarımızın 150. doğum yılı olan bu yıl içerisinde genellikle Kazakistan’da sunduğum, orada yayımlanan ya da yayımlanmayan bildiriler ile daha önce onun hakkında yazılmış birkaç makalenin de esere dâhil edilmesinden oluşan bir kitap hazırlanması fikrini benimseyerek kitabın yayını konusunda destek veren Dr. Yakup Ömeroğlu’na teşekkürü borç bilirim.

Kitap, Ahmet Baytursınulı’nın hayat hikayesi, edebi şahsiyeti ve eserlerinin tanıtıldığı bir yazıyla başlamaktadır. Bu bölümün ardından Kazakistan’daki çalışmalardan da elde edilen bilgiler çerçevesinde Baytursınulı’nın eserleri üzerine yapılan yayınlar hakkında bir bibliyografya eklenmiştir.

Esere alınan makale ve bildiriler, çok yönlü bir kişilik olan “ulus önderi” Baytursınulı’nın farklı yönlerini ele alan yazılardır. Aktarılan makaleler onun dil bilimciliğinden eğitimciliğine, şairliğinden gazeteciliğine uzanan yazılardan seçilmiştir.

Türkiye Türkçesine aktarılan makalelerin yer aldığı bu kitapta, Kazakların topraklarına el konulması, toprakların kiraya verilmesi, yabancıların -genellikle Ruslar- Kazaklara ait olan ve onların yaşadıkları bu topraklara yerleştirilmesi, halkın duyarsızlığı, mahkemeler ve kanunlarla ilgili düzenlemeler hakkında görüşlerini belirttiği, millî mahkemeyle ilgili fikirlerini kaleme aldığı yazılar; parlamento (duma), kongre ve kurultaylarda yaptığı konuşmalarla ilgili bilgilerin aktarıldığı yazılar; Türk Kurultayındaki bildirisini anlattığı yazı; özellikle eğitim konuları içinde sayabileceğimiz eğitim kurumları, eğitim yöntemleri, okul araç gereçleri, ders kitapları ve bunların nasıl olması gerektiği, ana dilinde eğitim, Rusça öğrenenler, bilim yarışı, ilkokul eğitimi ve öğretimi alanındaki sorunlarla ilgili yazılar; medeniyet ve kültürün önemi ve geliştirilmesi, göçer ve yerleşik hayat tarzı, Kazakların birleşmesi ve boy çekişmeleri ve millî meseleler ile ilgili konuları işleyen yazılar; hastalıklar, borç para alma, ekin ekme ve savaşları anlatan yazılar; Kazakların baş şairi Abay, kalem erbabı, dergi çıkarma, Kazak folkloru, edebiyat, estetik, sanat, edebî sanatlar, alfabe, seslerin sınıflandırılması ve imla konularını değerlendirdiği yazılar; o dönemlerde yaşanan sosyal ve siyasi olaylar, sağlık, temizlik vs. konularındaki yazılar yer almaktadır.

Ayrıca dönem içerisinde Kazakistan’daki karışıklıkların, farklı siyasi akımlar ve yapılanmaların ortaya çıkardığı milliyetçilik fikri ve bununla bağlantılı olarak temelleri atılan ve daha sonra siyasi bir organa dönüşen Alaş Orda hareketi konusunda da Baytursınulı’nın yazıları özellikle Kazak gazetesinde yer almaktadır. Bu millî içerikli çalışmalar, Stalin’in “aydın kıyımı”na kadar varlığını devam ettirmiştir.

Onun çok yönlülüğünün de yansıtılmaya çalışıldığı bir makale seçimiyle oluşturulan bu eserde, çok büyük zorlukların yaşandığı bir dönemde pek çok alanda bilgi sahibi olan, devlet adamı hassasiyetiyle sorunlara eğilen bir mücadele adamı karşımıza çıkmaktadır.

Aktarmalar yanında esere konulan makale ve bildirilerin en temel kaynağı tabii ki onun kendi yazıları ve eserleridir. Baytursınulı’nın bu kitapta yer alan makaleleri şu eserden seçilmiştir: “Baytursınulı Ahmet, Altı Tomdıq Şığarmalar Jıynağı (Altı Ciltlik Eserler Külliyatı), Almatı, El-şejire, 2013”. Bu eserin ilk cildinde “Kırk Mısal (Kırk Fabl), Masa (Sivrisinek)” şiir kitapları ile edebiyat ilmi ile ilgili olarak kaleme alınan “Ädebiyet Tanıtqış (Edebiyat Teorisi)” adlı bölüm yer almaktadır. İkinci ciltte öğrencilere okuma konusunu verirken Kazak dili, edebiyatı, coğrafyası, meslekleri gibi konuları da öğretmeye yönelik olarak yazılan “Oquv quralı (Okuma kitabı)”; üçüncü ciltte ana dili öğretimini de sağlayan gramer “Til qural (Dil Bilgisi)”; dördüncü ciltte alfabeler ve dil, dil öğretimi, imla, terim bilimi, aydınlatıcılık ve okuma konularının ele alındığı yazılar; beşinci ciltte Kazak halkından derlenen “joktav (ağıt)” ve destanlar ile bunların tasnifleri konusundaki çalışması; altıncı ciltte ise daha önceki külliyatlara girmediği belirtilen makaleleri ve yazarla ilgili bilgi veren yazılar. Kitabımızdaki yazı seçiminde ayrıca internette yer alan Kazak Gazetesinin sayfalarından da faydalanılmıştır.

Eseri baştan sona dikkatle okuyan ve eleştirileriyle kitabı daha düzenli hale getiren editörüme teşekkür borçluyum.

Tabii ki onun eserlerini hediye ederek Baytursınulı’nı tanımamda ilk kapıyı aralayan ve Türklük bilimi alanında her daim bana yol gösteren değerli hocam Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’a minnettarım.

Ahmet Baytursınulı’nı biraz da kendi yazılarıyla tanımayı ve tanıtmayı arzu ettiğim bu çalışmada, en büyük minnettarlığım, mensubu olmakla övündüğüm yüce Türk milletinedir. Türk milletinin külleri arasından tekrar doğması, vatan topraklarında hür ve bağımsız yaşama tutkusuyla varlığını sürdürmesi konusundaki önderliğiyle milletimize yol gösteren büyük önder Atatürk başta olmak üzere Türk dünyasının her köşesinde Türklük davasının bu yolda kendini feda etmiş bütün fertlerinin ruhuna bağışladığım bu eserin söz başını, yaşananların özeti olarak da sayabileceğimiz, Baytursınulı’na ait iki dörtlükle sonlandırmak istiyorum:

 
Men ölsem de ölemin jönimmenen,
Tännen basqa nemdi alar ölim menen?!
Ölgen küni aparıp tığarı – kör,
Men joq bolam kömilip tänimmenen.
 
 
Tän kömiler, kömilmes etkem isim,
Oylaytındar men emes bir küngisin.
Jurt uqpasa uqpasın jabıqpaymın,
El büginşil, meniki erteñ üşin.
 
 
“Ben ölsem de ölürüm gittiğim yolda,
Ölüm tenden başka neyimi alır benden?!
Öldüğün gün götürüp tıkacakları yer: Mezar,
Tenim gömülse bile ben yine de yok olmam.
 
 
Ten gömülür, yaptığım işler gömülmez,
Beni değil, bir günlük işimi hatırlasınlar.
Halk anlamazsa anlamasın; üzülmem,
Halkın derdi bugün için, benimkiyse yarınlar için”.
 
Dr. Nergis Biray
Ankara, 2022

AHMET BAYTURSINULI

A. Ahmet Baytursınulı’nın Hayat Hikayesi
(5 Eylül 1872-1873? / 1938)

Ahmet Baytursınulı, Kazakistan’ın Kostanay ili Torgay ilçesi Tosın kasabası Sarıtübek köyünde doğmuştur. O, Orta cüz Kazakları Argun boyundandır.

Baytursınulı, bir çiftçi ailesinde doğmuştur. Babası Baytursın köyde ve çevre köylerde çok sevilen ve sayılan mert, dürüst, namuslu biridir. 20 Ekim 1886 yılında Sarıtübek köyüne Yakovlev ve adamları gelir. Baytursın ve kardeşinin kendilerini karşılamadığını söyleyerek üzerlerine at sürerler. Baytursın ve kardeşleri bu olaya tepki gösterirler ve onları köyden kovarlar. Bu olaylar ardından il yöneticilerinin köye gönderdiği heyet, Şoşakulı ailesinin gözaltına alınmasına karar verir. Kazan’daki duruşmada Baytursın ve kardeşi Aktas tutuklanır ve Sibirya’ya on beş yıllığına sürgün edilirler (Alibekiroğlu 2005: 5).

Ahmet’in okuması için gayret sarf eden babası, oğlu küçük olsa da onu, Tor-gay şehrindeki iki sınıflık Rus-Kazak okuluna gönderir. Babasının sürgünde olduğu dönemde Ahmet’i annesi Künşi ve amcası Erğazı okuturlar (Hüseyin 2002: 223).

Baytursınulı 1882-84 yılları arasında ilk olarak köydeki ilim sahibi kişilerden okuma yazma oğrenir. Sonra köy okuluna gider. 1886’da Torgay’daki iki sınıflı Rus-Kazak okuluna başlar. 1891’de Orenburg’daki öğretmen okuluna girer. 1895’te mezun olur olmaz öğretmenliğe başlar. Rusça eğitim almaya başlar (Koç vd. 2007: 466). Bu süreçte İlk yazısı ‘Kırgız Kazak Atasözleri’ adlı yazısını ‘Turgayskaya Gazeta’da yayımlar (Iymahanbetova, 2013).edebi yazılar yazmaya da başlar.

Baytursınulı, sırasıyla Aktöbe Ahmetkerey Kopsıbaktov köy okulu, Kostanay Evliyaköl köy okulu, Kostanay merkez iki sınıflı Rus-Kazak okulu, Karkaralı ili köy okulları ve kasabalarındaki iki sınıflık Rus-Kazak okullarında öğretmenlik yapar (Alibekiroğlu 2005: 6-7).

Bu dönemde halka millî şuur vermek için Krilov’un fabl ve hikayelerini adaptasyon tarzında Kazak Türkçesine çevirir ve yayınlar.

Ahmet Baytursınulı’nın 1896 yılında Kazak tarihi, etnografyası, folkloru ve dili üzerinde çalışmalar yapan Çuvaş Türkü, ünlü Rus âlimi Alektorov ile Om-bı’da (Omsk) tanışması, onun siyaset, eğitim, bilim ve kültür alanındaki düşünce dünyasının değişmesi ve şekillenmesini sağlar. O, Alektorov’dan Kazakistan dışındaki Kazakların yaşayışları ve Kazak ülkesi üzerinde güdülen yayılma ve sömürü siyaseti hakkında bilgi edinir. Ayrıca Rus âlimi İlminskiy’nin çalışmalarının Kazakları eğitme amacında olmadığını, aslında birer misyonerlik faaliyeti olduğunu öğrenir (Türk 1999: 1).

O, İsmail Gaspıralı’nın temellerini attığı, Tatar aydınları tarafından bütün Türkistan’a yayılan Usul-i Cedid adlı eğitim sistemini yakından takip etmeye ve eğitim konusundaki alanlarda araştırma ve incelemeler yapmaya başlar. Genellikle Kazak dili ve edebiyatının tarihi gelişimini araştırır ve modern Kazak edebiyatını oluşturmanın yollarını arar. Bu dönemlerde Kazak halkını tanımak ve tanıtmak amacıyla folklor malzemelerini derleyip inceler. Kazak toplumunun sosyal ve kültürel hayatıyla ilgili makaleler ve şiirler yazmak yanında Rus klasiklerinden çeviriler de yapar. Bu vesileyle dünya edebiyatı eserlerini de tanır.

Ahmet Baytursınulı, Karkaralı’da öğretmenlik yaptığı yıllarda Çarlık Rusya’nın artan baskıları karşısında kendisi gibi ‘Kazaklar bağımsız millettir.’ görüşünde olan aydınlarla birlikte siyasete atılır. Ahmet Baytursınulı, 1905 yılında bazı Kazak aydınlarıyla beraber Çar hükûmeti makamlarına Kazakların isteklerini bildiren bir dilekçe sunar. Dilekçede; ‘Kazakların toprak haklarının korunması, Kazak halkına sosyal eşitlik verilmesi, Kazak bozkırında eğitim meselesinin halledilmesi’ gibi konular yer almaktadır. Bu başvurunun ardından dikkatleri üzerine çeken Ahmet Baytursınulı, o yıllarda Rus öğrencilerle Kazak öğrenciler arasında ayrım yaptığı ve Rusları okutmadığı iftirasıyla tutuklanır (1909). Hükûmete karşı isyan girişiminde bulunmakla suçlanarak önce Karkaralı cezaevine konur, daha sonra Semey hapishanesine nakledilir. Oradan da Orenburg’a sürgüne gönderilir (Oralbayeva 1998: 92). Baytursınulı, tutuklanma sebebini bilmeden ve hiçbir sorgulama yapılmadan sekiz ay boyunca hapishanede eziyet görür.

O, 21 Şubat 1910’da Karkaralı’yı terk etmek ve Kazakistan sınırındaki bir şehirde sürgün yaşamak kaydıyla serbest bırakılır (Tamir 1998: 435). Baytursınulı, hareketli bir ticaret, kültür ve siyaset merkezi olan Orenburg’u sürgün yeri olarak seçer. 9 Mart 1910’da Orenburg’a gelir. 1910-1917 arasında burada yaşar. Yazarlık ve yayıncılık hayatına da burada başlar.

Hapis yılları sırasında Kazak aydınlarını harekete geçirecek olan, halkı uyandırmaya çalışan ‘Masa/Sivrisinek’ adlı eserini yayınlar (1909). Eser, ikinci baskısını 1911’de yapar. Aynı yıl ‘Kırk Mısal/Kırk Misal (Fabl)’ adlı eserini de yayınlar. Aynı yıllarda ‘Aykap’ dergisinde Kazak halkının problemleri ve bu problemlere karşı önerdiği çözüm önerilerinin yer aldığı yazılar da kaleme alır.

Baytursınulı, 1912 yılında ‘Okuv Kuralı/Ders Kitabı’ adlı eserini yayınlar. Eser, Kazak alfabesi konusundaki çalışmaların ilk örneği olarak kabul edilebilir. Bu süreçte ‘Kazak’ gazetesi ve ‘Şora’ dergisinde toplumun dile getirdiği ve tartışılmasını istediği güncel konularda yazılar yazmaya devam eder.

O, Kazak gençleri ile halktan para toplayıp, Mart 1913’te, Orenburg’da ‘Kazak’ adında haftalık bir gazete çıkarmaya başlar. Gazetenin çıkış amacını ‘Kazakların bilimsel, edebî, siyasi, sanatsal açıdan yetişip gelişmesi, halkın eğitilmesi’ olarak belirtir. O, 1917 yılı Ekim ayı sonuna kadar bu gazetenin redaktörlüğünü yapar. Birkaç defa tutuklanır. Gazete, 1917’de hükûmet tarafından kapatılır.

Bu dönemde, Kazak Türkçesinin ses, şekil ve cümle bilgisini ele aldığı Til Kuralı (1915) adlı kitabını yayımlar. Güncel konularda yazılar yazmaya devam eder.

21-28 Temmuz 1917’de ‘Bütün Kazakistan Genel Halk Meclisi Kurultayı’n-da Kazak partisinin kurulması kararı çıkar. Baytursınulı, ‘Kazak’ gazetesinin 27 Kasım 1917 tarihli sayısında yeni kurulan ‘Alaş’ partisinin programını yayınlar. Aynı yıl başlayıp 1919’a kadar ‘Alaş-Orda’ hükûmetinin eğitim bakanlığını yapar. ‘Alaş-Orda’ 1919’da Sovyet idaresi tarafından dağıtılır. Baytursınulı, o yıllarda ‘Alaş’tan ayrılıp hürriyet ve bağımsızlık vaatleriyle gelen Bolşeviklerin safına geçer. 24 Haziran 1919’da Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSR) Halk Komiserleri Sovyeti Askeri Devrim Komitesi üyeliğine kabul edilir. O yıllarda ‘Kazak aydınının Sovyet Hükûmetine güvensizliği’ ve ‘Lenin’in milletler konusundaki düşünceleri ve onları yağmalama meseleleri’ hakkında mektuplar kaleme alır. Moskova’ya gider, bizzat Lenin’le görüşür. 1920’de Lenin’in isteği üzerine ‘Askeri Devrim Komitesi Kazakistan Halk Eğitim Komiserliği’ (eğitim bakanlığı)’ne getirilir.

Bu dönemlerde Kazakistan’da çok can alan ‘açlık’ konusunu işlediği makalesi yayımlanır. Toplumda büyük yankı bulur. 1921-22 yılları arasında Eğitim Bakanlığı’na bağlı akademik merkezin başına getirilir. Kazakların aydınlatılması, dil öğretimi ve açlık konularında kaleme aldığı yazıları ‘Stepnaya Pravda’ gazetesinde yayımlanır.

Ahmet Baytursınulı 1921-1925 yılları arasında bilim ve edebiyat komisyonu başkanlığı, Kazakistan Bölgesel Araştırmalar Komisyonu fahri başkanlığı; 1921-26 yılları arasında Orenburg’daki Kazak Eğitim Enstitüsü’nde hocalık görevlerini yürütür.

1925-28 yılları arası, Baytursınulı’nın ‘Ak Jol’ ve ‘Kazakistan’da daha çok Kazakistan’daki okullar ve eğitim konularında yazılarını yayınladığı dönemlerdir.

Bakü’de 1926’da yapılan ‘Sovyetler Birliği Türkologları Kurultayı’na davet edilir. Burada bir bildiri sunar. Kazakistan’da yaşanan gelişmeler, yeni oluşum, Latin harfleri gibi konulardaki yazılarını ‘Yeni Mektep Dergisi’, ‘Türkçüler Kurultayı’, ‘Jelkek’ ve ‘Eñbekşi Kazak’ gazetesinde yayımlar. Bu süreçte ıslah edilmiş Arap harfli Kazak alfabesi, ana dilini öğretme yöntemleri konularında da yazıları basılır (1927).

Bu dönemde üyesi olduğu Komünist Partisinden ve diğer bütün görevlerinden ayrılır. Kendini tamamen bilime ve öğreticilik faaliyetlerine verir. ‘Älipbiy/ Alfabe’ ile ilgili ders kitabı, ‘Savat Aşkış/Okuma Yazma Kitabı’, ‘23 Joktav/23 Ağıt’, ‘Ädebiyet Tanıtkış/Edebiyat Bilimine Giriş’ gibi eserleri yayımlanır.

Taşkent’teki Kazak Pedagoji Enstitüsü’nde 1926-28 yılları arasında Kazak Dili ve Edebiyatı dersleri verir. ‘Kızıl Kazakistan’ dergisinde eğitim öğretim konulu yazıları basılır. 1928’de Almatı’da açılan ‘Kazak Memleket Üniversitesi’ne davet edilir ve burada Kazak Dili ve Edebiyatı profesörü unvanıyla dersler verir (Oralbayeva 1998: 94). İmla ve yazı konularını içeren yazıları ‘Eñbekşi Kazak’ gazetesinde basılır. Gramer, alfabe ve ders kitabı olarak hazırlanan ‘Til Jumsar/ Dil Kılavuzu’ adlı eseri de bu yıllarda yayımlanır.

Bu yıllar Stalin’in ilk yıllarıdır. Stalin’in ilk icraatı Orta Asya Türk aydınlarını takibe almak ve onları ortadan kaldırmak olur. Türk aydınları ‘halk düşmanı’, ‘devrim düşmanı’, ve ‘pantürkist’ olmak gibi suçlamalarla tutuklanırlar. Ahmet Baytursınulı da bu fırtınadan nasibini alır ve 1 Haziran 1929’da halk düşmanı suçlamasıyla gözaltına alınır. 2 Haziran’da tutuklanarak kendisi Arhangelsk’e, karısı Aleksandra (Badrisafa) ve kızı Şolpan Tomsk’a sürgün edilir. Kaynaklarda sürgün yıllarıyla ilgili bir bilgi yoktur. 1931’de Rusya Sovyet Federatif Cumhuriyeti tarafından idam cezasına çarptırılır. Cezası on yıl hapis cezasına çevrilir. Belamorkanal’a sürgün olarak gönderilir (1931-33). O yılların sonlarına doğru Krivoşeyin ilçesi Jukov köyünde yaşaması şartıyla serbest bırakılır. Bir sene kadar burada yaşar. Bu dönemde de ‘Sarıarka Samalı’ gazetesinde şiirleri yayımlanır.

O, 1934 yılında unlu Rus yazar Maksim Gorki’nin eşi E. P. Peşkova’nın Sovyet Komünist partisine yazdığı, sürgündeki aydınların affedilmeleri içerikli rica mektubu üzerine Sibirya’daki mahkumiyetinden erken döner. Ona verilen ‘Herhangi bir iş sahibi değildir’ (Buran 2010: 426) belgesi sebebiyle Almatı’da hiçbir işe kabul edilmez. Eskisi gibi bilimsel çalışma yapmasına, çocuk okutmasına, bir işte çalışmasına izin verilmez. Baytursınulı ve ailesi adeta açlığa terk edilir. Bulduğu gizli hocalık veya geçici işlerle üç kişilik ailesini geçindirmeye çalışır. Baytursınulı ailesindeki üçüncü kişi, okutmak için yanına aldığı yeğeni Samırat’tır. Tomsk’tan yalnızca eşini aldığı bilgileri kızının bilinmeyen bir tarihte öldüğünü düşündürür (Türk, 1999: 2).

Kazak Türkçesinin gramerini bu yıllarda yazmıştır. 1934’te merkezi bir müzede danışman olarak iş bulur. 1936’ya kadar burada çalışır. Arada tercümanlık da yapar.

Baytursınulı, bu yıllarda hastalanır, eşi kötürüm olur. 1935-37 yılları arasında görüştüğü kişiler bahane edilir. 1936-37’lerin kasırgası ‘Kızıl Kırgın’ onu da bulur, 8 Ekim 1937’de Ahmet Baytursınulı tutuklanır. Bir görüşe göre 8 Aralık 1937’de (Iymahanbetova, 2013); başka bir kaynağa göre 9 Ekim 1938’de Torgay kasabası, Cangeldi köyünde kurşuna dizilerek katledilir. Bütün Türk aydınlarına olduğu gibi onun da adına ve eserlerine bu tarihten sonra yasak konulur, tarih ve edebiyat kitaplarından adı çıkartılır (Buran 2010: 427; Türk 1999:2).

1985 yılından sonra yönetimdeki rahatlamadan sonra Kazak SSR Yüksek Mahkemesi’nin 4 Kasım 1988’de aldığı bir kararla Ahmet Baytursınulı, Mağjan Jumabayev, Jusupbek Aymavıtulı, Mirjakıp Duvlatov ve Şekerim Kudayberdiyev’in adları; ‘ Halka hizmet etmekten başka hiçbir suçları yoktu.’ denerek Kazak halkına iade edilir (Oralbayeva 1998: 95).

Ahmet’in bütün sıkıntılarına ortak olan eşi Badrisefa da 1943’te ölür (Oralbayeva 1998: 94).

Yeğeni Samırat, Baytursınulı’nın hayatı ve onunla tanışması hakkında şu bilgileri verir: ‘… 1923 yılında Ahan1’ın köye geleceği haberini aldık. Onu karşılamak için bir telaş başladı. … Halk iki gün boyunca burada onun yolunu gözledi. … Bir gün annem beni yanına aldı, keçe çadıra doğru yürümeye başladık. … iki atlı fayton keçe evin yanına geldi, durdu. İki gün süren yolculuktan sonra Ahan köydeydi. Ahan, o buralarda yokken ölen babası ve annesinin cenaze aşını verip hayrını yapmak, akrabalarıyla görüşmek için gelmişti. … Padres’i de getirmişti’ (Kekişev 1992: 26-29).

Samırat, eserin başka bir yerinde de Baytursınulı’nın hapisten çıktığı ve bir işte çalışmasına bile izin verilmediği zor günleri ve onun hayatının son dönemlerini şöyle dile getirir: ‘… Ben Ahan’ın yanındayken Padres Apa kötürümdü, …. Ahan’ın onu tedavi ettirecek imkânı yoktu. Kimse bizimle ilgilenmiyordu. Çünkü NKVD2 onların adlarını tespit edip kötülük yapabilirdi. Ahan’ın sağlığı da bozuktu. Ara sıra birkaç kişiye ders vererek geçimimizi sağlıyordu. Aslında bütün varlıklarını bana harcıyorlardı. Ahan okumam için ne gerekirse yapıyordu’ (1992: 60-73).

Samırat Ahmet Baytursınulı’nın tutuklandığı dönemlerde yaşananları da kitabına almıştır: ‘… 1937 yılıydı. Okullar açıldı. … Bir güz günü okuldan eve döndüğümde evin etrafında bir kalabalık gördüm. Yaklaştığımda, komşumuz Ayşa beni görüp: ‘Atanı NKVD alıp gitti, o casusmuş.’ dedi. Hemen eve girdim, ev darmadağındı. Padres Apa bir köşeye yığılmış, ağlıyordu. Sabaha kadar korku içinde, hiç konuşmadan, öylece kaldık’ (1992: 73-74). Sonraki yıllarda Padres Apa’nın Almatı’dan sürüldüğü, Ahmet’in ardından Almatı’daki ve köyündeki akrabalarının tutuklandığı ve hiçbirinin geri dönmediği, Padres’in 1943’te Aktöbe’de olduğu da Samırat’ın hatıralarında yer almaktadır (1992: 76-78).

Ahmet Baytursınulı’nın 8 Aralık 1937’de kurşuna dizilerek öldürüldüğünü ailesi yıllar sonra öğrenir3. Bunları da Samırat’ın satırlarından öğreniyoruz: ‘… İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı yıl … Ahan’dan hiçbir haber yoktu. Ben askere alındım. … Savaştan döndükten sonra, Ahan’a ne olduğunun cevabını aradım. Kimse bilmiyordu, bilseler de söyleyemiyorlardı, çünkü onun adını ağza almak yasaktı. Adını ananlar NKVD’ye ihbar ediliyordu’(Kekişev 1992: 78-80).

1.Ahan/Akan: Ahmet Baytursınulı. Kazaklarda sevgi ifadesi olarak isimlerde bu tür kısaltmalar yapılır.
2.NKVD: Narodnıy Komissariyat Vnutrennih del (İçişleri Halk Komiserliği). Daha sonra adı KGB olan Rus gizli teşkilatı.
3.Ahmet Baytursınulı’nın hayatı hakkında detaylı bilgi edinmek için bkz. Sertan Alibekiroğlu (2005). Kazak Alimi Ahmet Baytursunoğlu’nun Hayatı ve Eserleri, (Danışmanı: Doç. Dr. Vahit Türk), Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.; Gülnar Kokybassova (2009). Ahmet Baytursınov (Hayatı, Dilciliği ve Edebiyat Araştırmacılığı), (Danışman: Prof. Dr. Zeki Kaymaz), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dünyası Araştırmaları Ana Bilim Dalı Türk Dili ve Lehçeleri Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İzmir.
25 480,85 s`om

Janrlar va teglar

Yosh cheklamasi:
0+
Litresda chiqarilgan sana:
01 avgust 2023
Hajm:
20 Sahifa 34 illyustratsiayalar
ISBN:
978-625-6981-55-3
Matbaachilar:
Mualliflik huquqi egasi:
Elips Kitap
Audio
O'rtacha reyting 3,9, 77 ta baholash asosida
Matn, audio format mavjud
O'rtacha reyting 4,8, 218 ta baholash asosida
Matn, audio format mavjud
O'rtacha reyting 4,7, 713 ta baholash asosida
Audio
O'rtacha reyting 4,7, 1260 ta baholash asosida
Audio
O'rtacha reyting 4,5, 261 ta baholash asosida
Matn, audio format mavjud
O'rtacha reyting 4,7, 121 ta baholash asosida
Matn PDF
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida
Matn
O'rtacha reyting 0, 0 ta baholash asosida