Kitobni o'qish: «İdikut»
Oyuncular
Baurçuk Art Tekin – Prens, daha sonraları Uygur devletinin İdikut’u (yöneticisi) olmuştur. 24 yaşındadır.
Aygümüş Malika – Baurçuk Art Tekin’in eşi.
Esen Timur – Uygur-İdikut devletinin hanıdır. 60 yaşında, kara kaş, kara bıyık, kara sakallıdır. Baurçuk Art Tekin’in babasıdır.
Tarkan Bilge Buka – Hanın veziridir. Şişmandır, yavaş ve uzun uzun konuşmayı sever. 60 yaşlarındadır.
Atay Sali – Buda öğretilerini kavramış olan âlimlerden biridir. Çok okumuş ve çok bilgilidir. 60 yaşlarındadır.
Tora Kaya – Bütün Uygur güçlerinin başkanıdır. Çok ağır başlıdır, ihtiyatlıdır, düşünerek konuşan biridir. 25 yaşındadır.
Cengiz Han – Büyük Moğol İmparatorluğunun kaanıdır. Zeki ve acımasızdır. Vahşidir ama aynı anda, belli zaman, yer ve durumlarda acıma hislerine kapılabilen karmaşık bir kişiliktir. Bir çocuğu öldürdükten sonra başında zayıf ve yaşlı bir adam gibi ağladığı görülmüştür. Yaşadığı zamanı doğru değerlendiren ve uzağı görme yetisi olan bir kaandır. Çok kurnaz, zeki ve sinsi olduğu için herkes ondan korkmaktadır. 65 yaşındadır.
Angurat Noyan – Cengiz Han’ın en sadık noyanı (süvari komutanı)’dır. Çok cebbar, katil, kendisine karşı gelen herkesi ölüm veya işkenceyle cezalandıran biridir. 40 yaşındadır.
Tatatunga – Bilgili bir Uygur âlimidir. Beşbalık tarafında dünyaya gelmiştir. Cengiz Han taraftarları arasında tanınmış biridir. 20 yaşında bir gençtir.
Altınbike – İradeli, korkusuz, geleceği görebilen, Cengiz Han’ın çok sevdiği kızıdır ve 16 yaşındadır.
Dehan Bovay – 70 yaşındadır.
Çağatay, Cuci, Ögeday, Tuluy – Cengiz Han’ın oğullarıdır.
Börte Ujin Seçen – Cengiz Han’ın en sevdiği eşidir.
Kidan kızı – Esen Timur’un eşidir.
Diğerleri: Cengiz Han’ın serdarları, çirikler (han askerleri), noyanlar, dansözler.
Olaylar, XIII. Asırda, Uygur-İdikut Hanlığı Turpan Beşbalık’da ve Moğol topraklarında gerçekleşmektedir.
BİRİNCİ PERDE
Birinci Sahne
Kurtlar
Günahsız Adam (Koşarak uzaklaşmaktadır): “Yetişmek üzereyken… Evet, tam da yetişmek üzereyken ellerinden kaçtım, yakalayamadılar. Onları kandırdım. Orada, çakak vadisinin içinde. Sessiz olmalıyım! Sakin! Yine peşimden geliyor olabilirler mi? Ellerine düşecek olursam var ya… Hayır, asla. Atım oralarda, çöllerde, boş dizgini de ellerimde kaldı. Dağ kartalları onu çoktan parçalamıştır.
Ayaklarımda neden güç yok? Nasıl da güçsüzüm! Baksana, tir tir titriyorlar. Çabuk! Çabuk! Kaç!
(Yürür ve tekrar düşer, yürür ve tekrar düşer).
“Hey, benim hükümdarım Buda, oğluna güç versene. Neden ben senin sesini duymuyorum? Nerdesin sen?
(Tekrar düşer).
“Bu ne demek şimdi, aklım yerinde fakat neden gözlerim doluyor? Hayır, benim yürümem lazım. Bu âlemde bana destek olacak biri var mıdır?
(Sürüklenir ve yerinden kalkamaz. Birden karşısına bir bozkurt çıkar. Bozkurt, kaçağın etrafında dolaşarak onu koklamaya başlar.)
Bozkurt (Ulur): Uu, uu, uu, u!
Günahsız Adam: Sen nasıl bir yaratıksın? Seni kim çağırdı? Seni tanımıyorum. Hiçbir zaman da senin gibi birşey görmüş değilim. Beni parçalamak mı istiyorsun?
Bozkurt (Adama sürtünerek):Uu, uu, uu, u!
Günahsız Adam (Çok şaşırarak): Sen benim yakalandığımı mı düşünüyorsun? Yoksa bana destek mi olmak istiyorsun? Gel, bana yaklaş ve öyle yap, boz yaratık!.. Dur! Sen benim atalarımdan biri olmayasın?
Bozkurt: (Başını öne eğerek, adama selam verir gibi olur ve daha sonra yavaşça başını kaldırır) Uu, uu, uu, u!
Günahsız Adam: Gel. Sen varken bana kimse saldıramaz! (Yola düşerken): Benden geriye kalmayasın… Dur, bana söylesene, sana hiçbir iyiliğim dokunmamışken ve sana sadece yaratık gözüyle bakıyorken, insandan aşağı olduğunu düşünüyorken sen neden bana karşı bu kadar merhametlisin? Evet, sen mutlaka benim kutsal atalarımdan biri olmalısın!
Bozkurt: Uu, uu, uu, u!
Günahsız Adam (yerinden kalkıp iki adım atar): Benim kutsal ecdadım, sen varol! Benim acelem var! Doğduğum topraklara geldim! Ya senin toprakların nerede? Aslında benim vatanım senin vatanındır! Bunu unutma!
Bozkurt (memnun olmuşçasına kuvvetli bir şekilde ulur): Uuu, uuu, uuu, uu!
İkinci Sahne
Buda tapınağı. İdikut’un tapınma evidir.
Atay Sali; Sakiyamun’un dualarını okuyarak ve ezgisini söyleyerek evine girer. Burada toplanarak onu bekleyenlerin hepsi, bembeyaz sakallarıyla başlarını sallayarak Atay Sali’ye selam verir ve onu gördüklerine sevinip, mutlu olurlar. Atay Sali’yi gördükten sonra:
Birinci rahip: Buda – incidir!
İkinci rahip: Sutra – perl!
Üçüncü rahip: Rahipler – birer hazinedir!
(Atay Sali Buda’nın karşısına oturur ve melodik, görkemli bir müzik eşliğinde dualarını okur).
Atay Sali: Brahma’nın rahipleri için ateşten daha tehlikeli hiçbir şey yoktur!
Bütün suların içinde deniz en büyük sudur.
Bütün yıldızların ve burçların içinde en parlağı güneştir, Bütün erdemlilerin içinde en faziletlisi olan Buda, yücedir!
Bütün iyi işlerin içinde en ulu işi sorarsan o, Buda’ya boyun eğmektir.
(sessizlik olur).
Ve sizler, benim değerli rahiplerim, sizler de Buda gibi en azizlerden olacaksınız!
(Hepsinin ellerinde Sutraları, kitapları vardır).
“Sakiyamuna büyüktür ve bilgedir”, “Buda hep yanımızdadır”, “Buda ruhsal Sutra’dır ya da o, her şeyin sonudur”, “Sakiyamuna, azizdir”, “Gerçek Sutraların içinde hakikaten ilahidir”, evet okuduysanız, bir de ben sorayım. Haydi, kim bana beş gerçek hayalinden bahsetmek ister?
Rahip (ellerini birleştirerek ve başını yere kadar eğerek): Barış hayali, kadın hayali, yemek hayali, malum hayal, tatlı hayal.
Atay Sali: Gerçekten doğrudur. Şimdi ben size söyleyeyim! Özgürlük hayali, en kutsal, en mübarek hayaldir. Bunu böyle bilin!
Rahipler (hepsi birlikte): Buda bizim liderimizdir ve o hep özgür olsun! Buda, bir incidir. Sutra, bir incidir. Rahipler, birer incidir.
Atay Sali: Sutra’da Buda’nın kaç hayali vardır?
Rahipler: Dört hayali!
Birinci rahipler: Ben hasta olmasam!
İkinci rahipler: Ben yaşlanmasam!
Birinci rahipler: Ben ölmesem!
Atay Sali: Bütün dünya bozulmasa!
Rahipler (hep beraber): Bizim liderimiz Buda’ya özgürlük diliyoruz! Buda – incidir! Sutra – incidir!
Atay Sali: Kim beş beklentiyi (isteği) biliyor?
Rahip: Hayvan sahibi olmak, bilinmesi gerekeni bilmek, yiyeceği ile içeceği olmak, tatlı bir şeyleri olmak, uyumak ve yeterince dinlenmek…
Atay Sali: Bundan da öte ne lazımdır?
Rahip: Bundan da öte özgürlük ile birlik ve hayallerin gerçekleşmesi! Buda – incidir!
Atay Sali: Aferin, benim değerli aziz rahiplerim! Nasıl akşam güneşinin ışınları uzun bir süre ışık veremiyorsa, İdikut’un hizmetleri ile dertleri de sonsuza kadar sürmeyecektir! Öyleyse sizin ellerinizden Sutralarınız, dualarınız ile ulaştığınız dorukların yanında kılıçlarınızla mızraklarınız, hançerlerinizle ateşli oklarınız eksik olmasın!..
Rahipler: Buda – incidir! Sutra – incidir! Özgürlük – incidir!..
Atay Sali (sessizlik): Haydi, yemin edelim!
Rahipler (hepsi güçlü bir müzik eşliğinde): Güneşle ay döne dolaşa yere inecektir! Buda – incidir! Karlı dağlar denize inebilir! Sutra – incidir! Fakat benim kişilik kuvvetim ebedidir! Ve hep öyle olacaktır, hiçbir zaman da değişmeyecektir! Evet, hiçbir zaman değişmeyecektir… Buda incidir! Özgürlük incidir! (Bütün rahipler tekrar sessizliğe bürünür).
Rahipler: Neden rahipler arasında Buda’nın öğretileri en kutsal sayılmaktadır! Çünkü, Buda’nın önünde diz çökmek ve sevmek lazımdır! Sutra; incidir!
(Sahne kararır. Bikşe rahipleri sessizlik içinde dua ederler. Etraf aydınlanır. Pişman ve endişeli Atay Sali, Buda tapınağında Baurçuk Art Tekin’in evine dönmesi için korkular içinde yalvarıp dualar eder. Yavaş ve hüzünlü bir müzik çalar.)
Atay Sali: Her şey bu kokulu otların etkisindeydi. Her yer onların muhteşem kokusunun esintisiyle doluydu. O, tapınaktakilerin hepsine cesaret aşılıyordu. Ya, benim kutsal Buda’m! Benim mukaddes öğretmenim! Bilge Sakiyamuni! Bizim Baurçuk Art Tekin’i Kidan’lıların her türlü kötülükleri ile şeytanlıklarından koruyacağını biliyoruz… Baurçuk, işte, tam da o, İdikut’a lazımdır! Esen Timur kurnaz, çok temkinliydi ve Tora Kaya’nın yanında olanları kolaylıkla tutuklayıp halkın önünde asmıştı. Evet. Ben, benim başıma da bunların yaklaştığını biliyordum ve Beşbalık’tan Turpan’a kaçtım… Bu yürüyüş normal bir yürüyüş değildi. Yakalananların hepsini asıyorlardı. Benim kutsal Buda’m, sen bunların hepsini görüyorsun! Baurçuk Art Tekin’i düşmanlardan koruyacaksındır. Evet, bir tek sana inanıyorum… Ve evet, bir prense uygun olan yolu aç ona. O bunu haketmektedir. Ona güç ve cesaret ver… Tamamen iğrenç olan onlardan, Kidan’lılardan bizi kurtar, serbest bırak!.. Serbest bırak, serbest bırak!!! Benim, benim kutsalım! Benim, benim mukaddesim! Sakiyamuni, sen benim başkanımsın ve benim kutsalımsın!!!…
(Müzik sona ererken karanlıkta birinin gölgesi belirir ve sesi karanlıkta yavaş, daha da yavaş duyulur. Bu arada Atay Sali Sakiyamuni Buda’nın ellerini öperek önünde eğilir ve onun ayaklarına kapanır. Ama yanında üzerindeki bütün giysileri param parça olmuş, bıyıkları ile sakalları önünü kapatacak kadar uzamış, uzun süredir kesilmediği belli olan saçları da çok uzun olan bir adam durur. Fakat Atay Sali ona dikkat edip bakmaz. Ve o adam yavaşça Atay Sali’ye teşekkür eder. O da sessizce ve anlam dolu gözlerle ona bakar).
Atay Sali: Sen kimsin? Bu tapınakta kimi arıyorsun? Uzun bir yoldan geliyor gibisin, öyle mi? Sen mümin misin? Rahip olmak istiyor musun? Tamam, Allah senin günahlarını affetsin. Sen neden konuşmuyorsun? Bu yolla yürümeni kim tavsiye etti? Senin ellerin ayakların tutuyor galiba! Fakat karnın aç gibi. (sessizlik). Olsun, korkacak bir şey yok. Sizler ışık kaynağının ışığı altına toplandınız. Rahipler için bu gereklidir. Fakat senin ayaklarını kim bağladı. (sessizlik). Sen, benim yanıma yalınayak gelmişsin. Bu iyi!
Baurçuk Art Tekin(Fısıldayarak): Su! Su!
Atay Sali(suyu kovaya doldururarak): İşte, iç!
Baurçuk Art Tekin (Atay Sali’nin elinden suyu alır. İçer) :Teşekkür ederim!
Atay Sali (çok şaşırmış): Günahsız adam, söylesene bakalım, rahiplerin gelenek göreneklerini nereden öğrendin?
Baurçuk Art Tekin (yavaşça fısıldar): Öğretmenimden!
Atay Sali: Öğretmenimden mi ?
Baurçuk Art Tekin: Evet, benim bilge öğretmenimden.
Atay Sali: Demek ki senin öğretmenin zalim ve acımasızmış. Yoksa neden kovulasın?
Baurçuk Art Tekin (fısıldayarak) : O beni kovmadı. Ben, öğretmenimi ararken buralara düştüm!
Atay Sali: Evet ama nasıl? Buldunuz mu? (Ara).
Baurçuk Art Tekin: Buldum. (Ara). Siz benim çok sevdiğim, en iyi öğretmenimsiniz (müziğin etkisi altında).
Atay Sali (çok şaşkın):Ben?! Ben?! (Ara). Senin sesin, benim bir öğrencimin sesine çok benziyor?! Haydi, görün bakalım, göster kendini! Yüzünü aç!
Baurçuk Art Tekin: (öğretmenine yakından bir bakış atar). Benim ölümsüz hocam! Ben, Baurçuk Art Tekin’im!
Atay Sali: Ya! Ne? Sen Baurçuksun demek ki? Hayır… Haayııır! Dur! (Onun üzerinden çapanını çıkartır). Çıkart çapanını! (çok şaşırmış halde). Gerçekten, gerçekten! Sen… (bağrına basıyor). Kardeşim benim! Canım benim! Baurçuk Art Tekin! Benim sevgili Buda’m! Tapınağımda senin için dualar etmiştim! İşte, o da seni sağ salim benim yanıma yollamış! Benim Buda’m, sen benim yürek çığlıklarımı duydun! (Buda’ya boyun eğiyor. Ağlıyor. Gülüyor…).
Rahipler, giriniz! Baurçuk Art Tekin’e en güzel giysileri getirin! (Rahipler Baurçuk Art Tekin’e kral giysilerini giydirirler. Atay Sali onun ellerini ve yanaklarını öper).
–
Baurçuk Art Tekin, oğlum benim! Ben rüya mı görüyorum, yoksa bütün bunlar gerçek midir? Seni tanıyamadığım için kendimi suçluyorum. Sen, yaşıyormuşsun ya, benim demir gibi kahramanım!
(Baurçuk Art Tekin ile Atay Sali Buda heykelinin yanına yaklaşarak dualar eder).
Atay Sali: Sen çok merhametlisin! Sen her şeye kadirsin, senin elinden her şey gelir! Sen çok merhametlisin! Ve ben kendi talibimi buldum. İşte, benim Baurçuk Art Tekin’im!
Baurçuk Art Tekin: Gece gündüz demeden senden yardım istediğim bir gerçektir. Ben, ben hocamı buldum!.. Benim Sakiyamuna Buda’m! (Ardından sessizlik hakim olur).
Atay Sali: Ben seni beklemiştim… Evet, seni bir daha göremeyeceğim diye düşündüğüm günler olmadı değil. Ve işte, benim yüreğimi sevinçle mutlulukla dolduran o gün de gelip çattı… (Derin bir sessizlik). Bizim yapacağımız çok şey, evet çok şey var… Bizim senden başka desteğimiz yok ve bil ki durum çok ağır.
Baurçuk Art Tekin: Söz veriyorum! Ben, bütün bunlarla ilgileneceğim!
Atay Sali: Sen, Buda tarafından verilen beş göz, altı yol’un hâkimisin! Sen bizim geleneklerimizin gözüsün, başkalarının göremediği ve sahip olamadığı her şeyi görebiliyorsun! Semanın gözleri yoldur ve sen onun kulaklarısın. Buda yoldur ve bu senin için aydınlık bir yoldur! Sen, onun evladısın ve o hep seninle beraberdir! O, hep seni koruyacaktır fakat her şey bununla bitmiyor! Orada, senin memleketinde hapishaneler de, zindanlar da, darağaçları da çoğalmıştır ve çoğalmaya devam edecek! “Bu ne demektir?” dersen. Tora Kaya halen gözaltında. Esen Timur’a karşı gelenlerin hayatına son verildi. Onları halk düşmanı ilan ederek halkın önünde başlarını kopardılar.
Baurçuk Art Tekin: Hocam, sizin halkla bir bağlantınız var mı?
Atay Sali: Var. Ben onlarla her gün buluşuyorum. Çok hüzünleniyorum. Çok üzücü şeylere şahit oluyorum. Bizleri sahipsiz bırakan Esen Timur’dur. O, Tarkan Bilge’nin ölümünü istiyor. İnsanların emekleri, onların mutluluğu ve sevinçleri onun için boş şeylerdir ve o, bütün bunları kimseden utanmadan dile getiriyor. Korkunç bir şey bu… Benim hayalim olan şeyi, yani senin Uygur topraklarına geri dönme imkânını yok etmek istiyor. Burada olamanı istemiyor. Bütün bunlar beni çok üzülüyor, tedirgin oluyorum.
Baurçuk Art Tekin: Söylesenize, mutluluk ile özgürlük okla yayın ucunda değil mi? Bu olabilir mi?
Atay Sali: Evet, bu olabilir! Olabilir! Senin bu sert sözlerin beni memnun ediyor. Kendi topraklarımızı sahiplenme zamanı çoktan gelmişti. Hakan, onun çevresindekilerden tahtı ve ona gereken her şeyi geri alacaktır. Bu çok önemli!
Baurçuk Art Tekin: Bizim yeterli gücümüz var mı?
Atay Sali: Benim rahiplerim ve onları yöneten Tora Kaya, bunun yanı sıra Baurçuk Art Tekin’in piyadeleri ile muhafızları… Sadece bir emir bekliyorlar!
Baurçuk Art Tekin: Bu, benim için büyük bir haber. Ve bunun için de onu bir an önce tahttan indirip İdikut’un egemenliğini kazandırmak lazımdır.
Atay Sali: Aferin benim oğlum! Halk, senin tarafındadır ve senin dediklerine uyacaktır. İdikut’un hâkimiyetini kendi ellerine al!
Baurçuk Art Tekin: Eğer güçlerimiz güvenli olursa… (Ara). Benim babam kan dökülmeden kendi tahtını bırakmayacaktır.
Atay Sali: Bu doğru sözdür. Elbette, Esen Timur da kılıcını kınına sokmuştur.
Baurçuk Art Tekin: Hocam, ben halkın kanı dökülmesin istiyorum! Fakat Tarkan Bilge Buka; “Baurçuk ile babası taht için mücadele ederken halkın kanı dökülmüştür,” diye, insanlar arasında söylentilerle gürültü çıkmasını istiyor.’’
Atay Sali: Onun kan dökülmesini istediği bizlere malumdur.
Baurçuk Art Tekin: Benim mübarek hocam! Bizler, kan dökülmemesi için her şeyi düşüneceğiz. Sizin istediğiniz gibi.
Atay Sali: Uygur sakindir, fakat mutlu değildir. Sen, kendi kaderinin kulu olan benim oğlumsun! Sana, 32 hüküm ile 70 özellik verilmiştir ve sen de buna inanmaktasın.
Baurçuk Art Tekin: Evet, bu doğrudur, ama güvensizliğin doğmasına da sebep olmaktadır. Ben kendi gözlerimle Kidanlıların, kızlarımızı başkalarına ve bazı hanlıklara sattıklarını gördüm.
Atay Sali: Bu kan dökülmesinin sona ereceği gün var mıdır? Yok! Sonu gelmeyecektir. Esen Timur çok acımasız… Senin arkanda büyük güçler var. Onlar, seni seven senin halkındır!.. Esen Timur hiçbir zaman kendi tahtını sana kolaylıkla teslim etmeyecek. Aksine, ellerinle ayaklarını tekrar zincirleyerek seni zindana attıracaktır. Eğer ayrılacak olursak, bizim durumumuz daha da vahim olur ve daha kötü günler yaşarız! Eğer sen bana gerçekten inanırsan, bir tek o zaman biz Esen Timur’u tahttan indirebilecek gücü bulabiliriz!..
Baurçuk Art Tekin: Değerli hocam, ben size inanıyorum! (Durgunluk)
Anlaştık!
Atay Sali: Anlaştık!
Bepul matn qismi tugad.